Bilim adamlarının belirttiği gibi, bu özel küme, yıldız tozunun astronomik araştırmalarda ne kadar önemli rol oynadığının güzel bir örneğidir. Kümeyi görmek için Samanyolu’nun içindeki toz ve gaz bulutlarının arasından bakmanız gerekiyor. Galaksimizin içindeki nesnelerin gözlemlerini etkileyebilirler.

Bu konum, yıldızlararası toz parçacıklarının bizimle küme arasına karışması için çok fazla alan bırakıyor, bu da mavi ışığın dağılmasına ve yalnızca daha kırmızı dalga boylarının Dünya’ya geçmesine izin vermesine neden oluyor. Yıldızlararası toz bulutları “benekli” bir yapıya sahiptir, bu nedenle kümenin farklı kısımları diğerlerinden daha kırmızı görünür.


Terzan 12 küresel kümesine ait binlerce yıldızı gösteren yeni Hubble Uzay Teleskobu görüntüsü Kaynak: NASA, ESA, ESA/Hubble, Roger Cohen

Görüntüde bu kadar çok farklı renkte yıldız bulunmasının bir diğer nedeni de yıldızların yaşlandıkça renk değiştirmesidir. En genç yıldızlar genellikle en sıcak ve en mavi olanlardır, ancak burada görülen en sıcak mavi yıldızlar aslında kümenin içinde değil, arkasında veya önündedir. Kümenin kendisi yalnızca yaşlandıkça soğuyan ve kırmızı ışık yayan yaşlı yıldızları içerir.

Küresel kümeler gökbilimcilerin özellikle ilgisini çekmektedir çünkü bunlar genellikle, bilim adamlarının içerdikleri ağır elementlerin düzeylerinden yaşlarını belirleyebildikleri eski yıldızları içerir. İlk evren çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşuyordu; metaller gibi elementler daha sonra nükleer füzyon yoluyla yıldızların içinde oluştuklarında ortaya çıktı. Küresel kümelerdeki yıldızlar genellikle bu ağır elementlerin düşük seviyelerine sahiptir, bu da onların yaşlarını gösterir.

Hubble teleskopu uzay araştırmalarında yeni çığır açmaya devam ediyor. Hassasiyeti ve çözünürlüğü hâlâ gökbilimcilerin evrenin en uzak noktalarında gelişmiş görüntüleme ve karmaşık ölçümler yakalamasına olanak sağlıyor.



genel-22