University College London ve University of Kent ekipleri tarafından yürütülen ortak bir çalışma, sosyal medya platformlarını ve bunların keşif akışlarını yönlendiren sosyal algoritmaların, son derece kadın düşmanı içerikleri zorlama ve normalleştirme eğiliminde olduğunu buldu.

The Guardian’ın yakın tarihli bir raporu, okul ortamlarına sızan ve kadınlara yönelik zararlı tutumları normalleştiren aşırı kadın düşmanı içeriği hızla yayan sosyal medya algoritmalarının endişe verici eğilimine ışık tutuyor.

Rapor, University College London ve University of Kent ekipleri tarafından yürütülen ve beş günlük bir izleme süresi boyunca TikTok’un algoritması tarafından önerilen kadın düşmanı içerikte endişe verici bir artış olduğunu ortaya koyan bir araştırmaya dayanıyor.

Genellikle kadınlara yönelik öfke ve suçlamaya odaklanan bu içeriğin dört kat artması, platformun öneri sisteminde endişe verici bir eğilime işaret ediyor.

İlgili Makaleler

Kan

Ellerinde kan: Mark Zuckerberg Senato duruşmasında çocukları tehlikeye attığı için ebeveynlerden özür diledi

Kan

Hindistan, Snapchat’in Dijital Refah Endeksi’nde zirvede; ebeveynlerin %60’ı çocuklarının internette güvende olup olmadığını kontrol ediyor

Bu araştırmanın odak noktası TikTok olsa da uzmanlar benzer kalıpların muhtemelen diğer sosyal medya platformlarına da yayıldığını öne sürüyor. Etkisiz olduğu düşünülen telefon veya sosyal medya platformlarındaki genel yasaklar yerine “sağlıklı dijital beslenmeyi” teşvik ederek, konuyu ele almak için incelikli bir yaklaşımı savunuyorlar.

Rapor, sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde geldi; son araştırmalar feminizme yönelik tutumlarda kuşaklar arası bir ayrım olduğunu gösteriyor. Ayrıca, çevrimiçi etkinliklerle bağlantılı trajik olayların ardından, küçüklerin akıllı telefon kullanımına ilişkin daha sıkı düzenlemeler yapılması yönündeki çağrılar da hız kazandı.

Bulgulara göre sosyal medya algoritmaları, zararlı içeriklerin eğlence olarak sunulmasında önemli bir rol oynuyor ve bu sayede genç kullanıcıların algı ve davranışlarını etkiliyor. Araştırmacılar, bir zamanlar çevrimiçi alanlarla sınırlı olan toksik ideolojilerin artık okul ortamlarına ve ana akım gençlik kültürlerine nüfuz ettiğini vurguluyor.

Okul ve Üniversite Liderleri Derneği’nden Geoff Barton, algoritmik süreçlerin sinsi doğasını vurgulayarak sosyal medya platformlarını algoritmalarını yeniden değerlendirmeye ve zararlı içeriğin çoğalmasına karşı koruma önlemlerini güçlendirmeye çağırıyor.

Molly Rose Vakfı danışmanı Andy Burrows da bu duyguları tekrarlıyor ve savunmasız gençleri hedef alan zararlı içeriğin yayılmasını engellemek için düzenleyici müdahalelere acil ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Bu endişelere yanıt veren Başbakan Rishi Sunak, yakın zamanda kabul edilen Çevrimiçi Güvenlik Yasası’nın sosyal medya şirketlerini çocukları zararlı içerikten koruma konusunda sorumlu tutmada önemli bir adım olduğunu belirterek hükümetin çevrimiçi güvenliğe olan bağlılığını yeniden doğruladı.

Raporun bulgularının ışığında TikTok, proaktif içerik denetleme önlemlerine dikkat çekerek platformunda kadın düşmanlığıyla mücadele etme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Ancak eleştirmenler, raporda kullanılan metodolojinin, zararlı içeriğin kullanıcılar üzerindeki gerçek etkisini yansıtmada başarısız olduğunu savunuyor.

Düzenleyicilere kadın düşmanlığı da dahil olmak üzere çevrimiçi zararlarla mücadele etme yetkisi veren Çevrimiçi Güvenlik Yasası ile yetkililer, kadınları ve kız çocuklarını orantısız bir şekilde etkileyen içerikleri ele almanın önemini vurguluyor ve dijital alanda kullanıcıların güvenliğini ve haklarını korumaya yönelik ortak bir çabanın sinyalini veriyor.



genel-5