Muhtemelen hepimize tanıdık gelen bir şeye, yani kulaklıklara dalarak başlayalım. Müzik maratonlarında, podcast eğlencelerinde ve “Tamamen çalışıyorum, söz veriyorum” anlarında yanımızda olan o güvenilir yardımcılar. Elbette, bazılarımız büyük, rahat kulak üstü kulaklıklarla heyecanlanıyor ve bunu tamamen anlıyorum. Ancak parkta koşarken veya bisiklete binerken olduğu gibi kulaklık kullanmanın daha mantıklı olduğu zamanlar da vardır. Kısa bir süre önce Google bize kulaklık başlıklarını 120 saatlik kullanımdan sonra temizlemenin önemli olduğunu hatırlattı ve bu bende merak uyandırdı, bunu gerçekten yapıyor muyuz? Ciddiyim, kimin takip edecek zamanı var? Ve dürüst olmak gerekirse, gerçekten kollarımızı sıvayıp o kulaklıklara güzel, canlandırıcı bir temizlik yapıyor muyuz? Yoksa sadece hızlı bir silme işlemi yeterliymiş gibi mi davranıyoruz? İpucu: Değil, çünkü kulak uçları mikropların oyun alanıdır. Bir de bonus gerçek: kulaklıklar kulak kiri toplayıcı işlevi görebilir. Göz alıcı, değil mi? Eğer kulaklıklarınız kulak kiri içinde boğuluyorsa (evet, bu bir görseldir), en sevdiğiniz müziği olması gerektiği gibi çalmayacaktır. Hiç kimse, özellikle de zorlukla kazanılan parayı yüksek kaliteli kulaklıklara harcadıktan sonra, boğuk vuruşlar istemez. Yani evet, kulaklıklarınızı temizlemek büyük bir mesele.

Şimdi biraz eğlenelim ve kaçımızın “temiz kulaklık kulübü”nde olduğuna bir göz atalım. Sabah kahveniz kadar güvenilir bir temizlik rutininiz varsa ellerinizi kaldırın! Muhtemelen konu kulaklıklarımızı temizlemek olduğunda her birimizin kendine özgü numaraları vardır. Kim bilir, içgörülerimizi bir araya getirerek hem kulaklıklarımızı gıcırtılı temiz tutacak hem de kulaklarımızı mutlu tutacak en iyi tüyoyu ortaya çıkarabiliriz.

Anketimize oy verin ve kulaklıkların nasıl daha iyi temizleneceği ve bakımının yapılacağına dair düşüncelerinizi ve tavsiyelerinizi aşağıdaki yorum bölümünde paylaşın.



telefon-1