Mars haklı olarak Kızıl Gezegen adını taşıyor. İnsan gözüne gece gökyüzünde kırmızımsı bir nokta gibi görünür. Mars’ın yüzeyi demir oksitler ve mineraller açısından zengindir. Mars toprağı ve tozu oksitlenerek onlara kırmızımsı bir renk verir.
Mars’ı gözlemleyen yörünge kameraları, insan gözünün algılayabileceğinden çok daha fazla rengi yakalama kapasitesine sahiptir. ExoMars Trace Gas Orbiter (TGO) üzerindeki Avrupa Renkli ve Stereo Yüzey Görüntüleme Sistemi (CaSSIS), gezegenin çeşitli renk paletini ortaya koyuyor.
CaSSIS görüntüsü, demir ve magnezyum açısından zengin sarı kil katmanlarını, üzerinde alüminyum açısından zengin beyaz ve mavi katmanları gösteriyor. Alan koyu, oldukça aşınmış bir tabaka ile kaplıdır.
Bu canlı manzaranın metalik tonları, yaklaşık 3,6 milyar yıl önce oluşmaya başlayan mineralojik çeşitliliğin öyküsünü anlatıyor. Bu alan, Mars’ı çevreleyen ve güneydeki dağlık alanların kuzeydeki ovalarla buluştuğu yeri işaret eden ikilik sınırının güneyinde yer alır. Mawrth Vallis jeolojik karmaşıklığıyla bilim adamlarının ilgisini çekmeye devam ediyor. ExoMars Rosalind Franklin gezgini için en umut verici iniş alanlarından biri olarak kısa listeye alınan bu alandan bir zamanlar sıvı su geçmişti. Başka bir bölge olan Oxia Planum, “Rosalind Franklin”in yaşam belirtileri “avlayacağı” yer olarak seçildi.
Bu arada TGO, Mars’ın kadim geçmişini ve potansiyel yaşanabilirliğini anlamak için Mars’ın yörüngesinden bilgi toplamaya devam ediyor. TGO’nun tam teşekküllü bilimsel misyonu 2018 yılında başladı. Uzay aracı sadece etkileyici görüntüler iletmekle kalmıyor, aynı zamanda gezegenin atmosferik gazlarının mükemmel bir envanterini de sağlıyor ve su açısından zengin alanlar için gezegenin yüzeyinin haritasını çıkarıyor.
CaSSIS altı yıldır Mars’ı gözlemliyor, volkanik manzaralardan aktif toz şeytanlarına ve devasa kum tepelerine kadar birçok özelliği kaydediyor. Mars’taki suyun tarihini ve yaşamın gelişmesine izin verip vermediğini anlamak, ESA’nın ExoMars misyonlarının merkezinde yer alıyor.