NASA’nın OSIRIS-Rex uzay aracının Bennu asteroitinden bir örnek toplamasından yaklaşık dört yıl sonra, bilim adamları nihayet onun kozmik kayasının ilgi çekici bileşimini açığa çıkarıyorlar. Son sonuçlara göre Bennu, magnezyum fosfat adı verilen bir mineral içeriyor. Bilim insanlarına göre bu parlak beyaz parçacıklar astromateryallerde nadir bulunan bir bulgudur.

Kaynak: NASA / Erika Blumenfeld ve Joseph Aebersold

Örnekteki fosfat analizine liderlik eden Ay ve Gezegen Laboratuvarı’nda (LPL) doçent olan Jessica Barnes, “Başlangıçta bunun enkaz olabileceğini düşünmemiz şaşırtıcı değil” dedi.

Geçtiğimiz hafta Teksas’ta düzenlenen Ay ve Gezegen Bilimi Konferansı’nda (LPSC) konuşan Barnes, mineralin Dünya’da belirgin bir kimyasal benzerinin bulunmadığını, bunun nedeninin ya Dünya’ya düşmeye dayanamayacak kadar kırılgan olması ya da kısa süre sonra ortadan kaybolması olduğunu söyledi. Bir Bennu örneğindeki varlığının, Bennu’nun ana gövdesindeki çeşitli jeolojik aktivite bölümlerini anlamak için kullanılabileceğini söyledi.

Örnekler ayrıca, en basit amino asit ve proteinlerin temel bileşeni olan glisinin yanı sıra karbonatlar, sülfitler, olivin ve manyetit gibi diğer su taşıyan minerallerin de yaygın olarak bulunduğunu gösteriyor. Bütün bunlar, Bennu’nun ana bedeninin, parçaları Bennu’ya dönüşmeden önce suyla ilgili birçok olaya tanık olduğunun kanıtıdır.

Örnekleri inceleyen diğer bilim adamları, fillosilikatlar adı verilen bol miktarda su taşıyan bileşiklerin yanı sıra diğer organik ve hidratlı minerallerden oluşan zengin bir koleksiyon keşfettiler. Meteorlardaki suyla yapısal olarak ilişkili olan fillosilikatlar, bilim adamlarının tarihinin erken dönemlerinde Dünya’ya getirildiğinden şüphelendiği organik maddelerin ve suyun beşiği olabilir.

NASA’nın OSIRIS-REx misyonuyla 2020 yılında Bennu’dan elde edilen bir örnek, 24 Eylül 2023’te bir kapsül içerisinde Dünya’ya iade edildi. Bir gün sonra, analiz için NASA’nın Houston’daki Johnson Uzay Merkezi’ne götürüldü; burada bir bilim insanı ekibi, rezervuarın dışında kalan malzeme üzerinde bir ön çalışmaya başladı. Kabın kapağındaki iki vida, bilim adamlarının orijinal tahminin iki katı olan 121,6 gram malzeme toplandığını kaydettiği Ocak ayına kadar toplanan numunenin büyük bir kısmına erişimi engelledi.

LPSC’deki çok sayıda tartışma sırasında görev ekibi, şu ana kadar kataloglanan parçaların aynı zamanda farklı dokulara, hidratlı minerallere ve birkaç bin yıllık havasız bir kayadan beklendiği gibi uzayda hava koşullarına ilişkin kanıtlara sahip olduğunu bildirdi.

Keşfedildiğinde yüzeyleri yıllarca Dünya’nın havasına maruz kalması nedeniyle değişen çoğu göktaşının aksine, Bennu’nun parçaları şimdiye kadar bilim adamlarının elinde bulunan en bozulmamış parçalar.

Arizona Üniversitesi’nde LPL doktora sonrası araştırmacısı olan ekip üyesi Andrew Ryan, Bennu’nun kataloglanmış örneklerinin çoğunun “pürüzlü, zımpara kağıdı benzeri dokuya” sahip kayalar olduğunu söyledi. Kayanın yeni 3 boyutlu taramalarına işaret ederek, 3,5 santimetre genişliğinde ve 6,6 gram ağırlığındaki kayanın “Bennu yüzeyinden elde ettiğimiz en büyük mesafe” olduğunu söyledi.

Ölçülen minerallerin çoğu, Bennu’ya yaklaşırken OSRISIS-REx tarafından toplanan uzaktan algılama verilerinden yapılan çok sayıda tahmini doğruluyor.

Şu ana kadar yapılan analiz, Bennu’nun yaklaşık 2 ila 700 milyon yıl önce çok daha büyük bir asteroitten koptuğu yönündeki ana teoriyle tutarlı. Örneğin, son analizler, Bennu’nun yüzeyinin, betondaki çakıl taşları gibi gevşek bir şekilde bir arada tutulan kaya parçaları olan darbe parçalarıyla dolu olduğunu gösteriyor.

Parçaların incelenmesini yöneten McCoy, “Bu parçalar muhtemelen Bennu’dan kaynaklanmadı” dedi. Tam olarak ne zaman oluştukları henüz bilinmiyor.



genel-22