Bu sonuçlar mantığa aykırı görünebilir: Yüksek bilimsel performans gösterenler neden cezalandırılsın? Ancak akademik dünyanın bazı dinamiklerini düşünürsek bu davranış fazlasıyla anlaşılır görünebilir. Gerçekten de, en yetkili ve üretken bilim adamlarının nişinin, bilimsel ve hümanist disiplinlerin geleceği üzerinde belirgin bir etkiye sahip olma eğiliminde olduğu bir gerçektir, sadece öncelikli araştırma alanlarını seçme süreçlerini, yenilenme yollarının keşfini ve daha fazla kaynak seferber etme olasılığı.
Bu tür pozisyonlar, disiplinler arası bilim adamları tarafından doldurulduklarında, meslektaşları tarafından statüko için önemli bir tehdit olarak görülüyor. Tersine, ortalama bir sicile sahip disiplinler arası bilim adamları, nispeten zararsız ve bazı durumlarda yeni fikirler ve yöntemler sunarak bilimsel alanı zenginleştirmeye yönelik potansiyel fırsatlar olarak algılanırlar.
Bu tür davranışlar sadece akademide görülmez. Meslekler ve kuruluşlar gibi kapalı kuruluşlara yeni adayların kabul edildiği birçok bağlamda, değerlendiriciler “bekçi”, temsil ettikleri varlığın sınırlarını ve kimliğini korumak için ideal arketiple eşleşmeyen adaylara karşı ayrımcılık yapmak. Bu nedenle değerlendirme süreçlerinde, özellikle akademik olanlarda, muhafazakarlık ve yenileme arasında temel bir uzlaşma vardır. Disiplinin seçkin üyeleri, yasal olarak disiplin alanlarının istikrarını sürdürmekle ilgilenebilirler.
Ancak, bir rol ile yatırıldıklarında “bekçi”, temsil ettikleri disiplinin yenilenmesi ve yenilenmesi kaçınılmaz olarak zarar görebilir. Bu nedenle, akreditasyon süreçlerinin geliştiricileri, örneğin disiplinler arası bilim adamlarının, potansiyel yenilikçi değerleri göz önüne alındığında, “pozitif ayrımcılıktan” yararlanmaları gerektiğini açıkça belirterek veya statükoya doğrudan dahil olmayan akreditasyon değerlendirme komitelerini dahil ederek düzeltici önlemleri dikkate almalıdır.
Bu çalışma, disiplinler arasılığa temkinli bir yaklaşım lehine zaten geniş olan bir literatüre katkıda bulunmaktadır. Araştırmacılar kendi disiplinlerinin dışına çıkma konusunda kendilerini daha özgür hissedebilseler de, disiplin sınırlarını aşmanın sosyal maliyeti hafife alınmamalıdır. Bu maliyetin ve oluştuğu koşulların daha kesin bir şekilde değerlendirilmesi, üniversite karar vericilerinin daha çekici disiplinler arası girişimler tasarlamasına kısmen yardımcı olabilir. Bu yapılana kadar, takip etmek istediğimiz inovasyonun altı oyulmaya devam edecek.