Kara para aklama karşıtı platform Credas Technologies’e dijital kimlik kontrolleri sağlaması için devlet sertifikası verildi. İngiltere’nin mülk kiralama veya iş başvurusu gibi süreçler için fiziksel belge kontrollerinden uzaklaştığının en son göstergesidir.
Dijital Kimlik ve Nitelikler Güven Çerçevesi (DIATF), dijital kimlik hizmetlerini kullanmak isteyen işletmelere sağlayıcının belirli gereksinimleri karşıladığını söyleyen bir güven işareti vermeyi amaçlar.
Cardiff tabanlı Credas Technologies, müşterilerin kara para aklamayla mücadele (AML) kurallarını karşılamalarına yardımcı olmak için kimlik hizmetleri sağlar. Bu süreç, müşterinin söylediği kişi olduğunu bilmeyi içerir ve Credas bunu kontrol etmek için belge tarama ve yüz tanıma özelliğini kullanır.
Credas Technologies CEO’su Tim Barnett, “Sürekli artan sayıda AML sağlayıcısıyla, DIATF girişimi, emlakçılar ve nakliyeciler gibi emlak profesyonellerinin artık Hükümetin yeni standardını karşılayan kimlik doğrulama sağlayıcılarını kolayca tanımlamasına olanak tanıyor” dedi.
“Bu Birleşik Krallık hükümetine ait uçurtma işareti artık bir sağlayıcının en yüksek standartlarda, kalite ve güvenilirlikte çalıştığına dair piyasaya güven verebilir ve aksi takdirde yaptırım başına binlerce sterlin olabilecek para cezalarına karşı koruma sağlayabilecek doğru organizasyonel uyumluluğu geliştirebilir.”
Hükümet, sertifika vermeden önce Credas’ın teknoloji ve güvenlik süreçlerinin kapsamlı bir değerlendirmesini yaptı.
Hükümetin dijital tanımlama teknolojilerini benimseme ve sağlayıcıların güvende olmasını sağlama yönündeki baskısının ortasında geliyor.
Haziran ayında, dijital kimlik şirketi Yoti, Postane ile birlikte Birleşik Krallık’ta devlet onaylı ilk dijital kimlik sağlayıcısı oldu.
Onay ardından geldi hükümet mevzuatı işverenlerin ve ev sahiplerinin doğrulama amacıyla sertifikalı dijital kimlikleri kabul etmesinin yolunu açan yürürlüğe girdi.
Ancak, kamu ve gizlilik kampanyacıları arasında dijital kimlik teknolojisi konusunda endişeler var. Hükümetin istişaresinden elde edilen geri bildirimler, “dolandırıcılık, güvenlik riskleri ve mahremiyet ihlalleriyle ilgili endişelerin ve ayrıca gelecekte bu tür bir teknoloji tarafından toplumun belirli gruplarının dışlanacağına dair endişelerin” bulunduğunu tespit etti.