Buzullar uzun zamandır doğanın derin dondurucuları olarak hizmet vermiş, geçmiş iklimlerin fiziksel özelliklerini ve virüsler de dahil olmak üzere antik yaşam formlarının genetik planlarını korumuştur. Gezegenin iklimi değişmeye devam ederken, bilim insanları patojenlerin tarihsel olarak çevresel değişikliklere nasıl tepki verdiğini anlamak için giderek daha fazla bu dondurulmuş arşivlere bakıyorlar. Ohio State Üniversitesi’nden araştırmacılar, buzul buzundan çıkarılan viral genomları inceleyerek, bu antik virüslerin son 41.000 yılda Dünya’nın dalgalanan iklimine nasıl uyum sağladığını ortaya çıkardılar.

Antik Viral Topluluklara Bir Bakış

Lonnie Thompson, Virginia Rich, Matthew Sullivan ve Ellen Mosley-Thompson gibi mikrobiyologlar ve paleoklimatologlardan oluşan ekip, çabalarını Tibet Platosu’nda bulunan Guliya Buzulu’na odakladı. Bu buzul, Dünya tarihinin farklı dönemlerinden virüslerin genetik materyalini yakalayan buz katmanları içeren paha biçilmez bir kaynaktır. Araştırmacılar, 41.000 yılı aşan dokuz farklı zaman aralığını temsil eden buz çekirdeklerini toplayarak buzulun içine girdiler. çalışmakThe Conversation tarafından yayımlanan çalışmada, bu örneklerdeki viral genomları analiz ederek, viral toplulukların üç büyük soğuktan sıcağa döngü boyunca evrimini ve adaptasyonunu izleyebildiler.

Analizleri, buzullarda korunan bilinen antik virüs kataloğunu önemli ölçüde genişleten bir keşif olan 1.705 viral genomun kurtarılmasına yol açtı. Şaşırtıcı bir şekilde, bu viral türlerin yalnızca dörtte biri, daha önce küresel metagenomik veri kümelerinde tanımlanan virüslere benziyor. Bu, Guliya Buzulu’nda bulunan virüslerin çoğunun yerel olarak ortaya çıkmış olabileceğini ve bölgenin benzersiz viral biyoçeşitliliğini vurguluyor.

Viral Evrim ve İklim Değişikliği

Çalışmanın temel bulgularından biri, soğuk ve sıcak iklim dönemleri arasındaki viral topluluklardaki önemli çeşitlilikti. Örneğin, Son Buzul Çağı’ndan Holosen’e geçişle aynı zamana denk gelen yaklaşık 11.500 yıl önceki viral topluluğun diğer dönemlerden farklı olduğu bulundu. Bu, iklimdeki değişimlerin viral toplulukları şekillendirmede önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Rüzgar desenlerindeki değişiklikler, sıcaklık dalgalanmaları ve diğer çevresel faktörler muhtemelen hangi virüslerin korunduğunu ve zaman içinde nasıl evrimleştiklerini etkilemiştir.

Bu etkileşimleri daha derinlemesine incelemek için araştırmacılar, viral genomları aynı ortamda bulunan diğer mikropların genomlarıyla karşılaştırmak için bilgisayar modelleri kullandılar. Bu eski virüslerin çoğunun, buzul ortamlarında yaygın olarak bulunan bir bakteri türü olan Flavobacterium’u sıklıkla enfekte ettiğini keşfettiler. Çalışma ayrıca virüslerin, büyük ihtimalle bakteriyel konakçılarından çaldıkları yardımcı metabolik genler taşıdığını buldu. Vitaminlerin ve amino asitlerin sentezi ve parçalanması gibi temel metabolik işlevlerle ilişkili olan bu genler, konakçılarının zindeliğini artırarak virüslerin buzulun aşırı koşullarında hayatta kalmasına yardımcı olmuş olabilir.

İklim Değişikliğini Anlamak İçin Sonuçlar

Bu araştırma, yaşamın on binlerce yıldır iklim değişikliklerine nasıl yanıt verdiğine dair benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bilim insanları, bu kadim virüs topluluklarını inceleyerek virüslerin devam eden küresel iklim değişikliğine yanıt olarak nasıl evrimleşmeye devam edebileceğine dair değerli içgörüler elde ediyor. Bulgular ayrıca buzulların Dünya’nın iklimsel ve biyolojik tarihinin depoları olarak önemini vurguluyor.

Çağdaş iklim değişikliği nedeniyle buzullar erimeye devam ettikçe, içlerindeki korunan genetik materyal kaybolma riskiyle karşı karşıyadır. Bu, bu kadim kayıtları erişilebilir haldeyken incelemeyi daha da acil hale getirir. Ohio State Üniversitesi’ndeki Thompson, Rich, Sullivan ve Mosley-Thompson’ın çalışmaları, buzulların iklim ve Dünya’daki yaşam arasındaki uzun vadeli etkileşimleri ortaya çıkarmadaki kritik rolünü vurgulamaktadır.

Antik virüslerin geçmiş iklim koşullarına nasıl uyum sağladığını anlamak, hem viroloji hem de iklim bilimi alanındaki gelecekteki araştırmalara ışık tutabilir ve gezegenin iklimi evrimleşmeye devam ettikçe ortaya çıkabilecek potansiyel zorluklara ve değişikliklere dair bir pencere sunabilir.



genel-8