Southwest Araştırma Enstitüsü (SwRI) liderliğindeki bir bilim insanı ekibi, James Webb Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verileri kullanarak, metal asteroit Psyche’nin yüzeyinde hidroksil moleküllerinin varlığını doğruladı. Keşif, asteroitin karmaşık bir geçmişini ortaya koyuyor ve NASA’nın nesneye yönelik misyonu açısından önemli sonuçlar doğuruyor.

Yaklaşık 253 kilometrelik çapıyla Psyche, ana asteroit kuşağındaki en büyük nesnelerden biridir. Daha önce bu asteroitin felaketle sonuçlanan bir çarpışmadan sağ kurtulan bir gezegenin çekirdeğinin kalıntısı olduğuna inanılıyordu. Ancak yeni araştırmalar, Psyche’nin yüzeyinin, diğer uzay nesneleriyle çarpışmalar da dahil olmak üzere dış kaynaklardan oluşmuş olabilecek hidratlı mineraller içerdiğini gösteriyor.

American Astronomical Society’s Planetary Science Journal’da makalenin ikinci yazarı olan SwRI’den Dr. Tracy Becker, “Kızılötesi ışığın farklı dalga boylarındaki gözlemleri kullanan çalışmamız, Psyche uzay aracının çalışması için farklı ama tamamlayıcı bilgiler sağlıyor” dedi.

Kanıtlar Psyche’nin yüzeyindeki hidroksil ve muhtemelen suya işaret ediyor. Eğer sıvı alımı doğalsa Psyche’nin mevcut modellerin öne sürdüğünden farklı bir evrimsel geçmişi olabilir.


Kaynak: DALL-E

“Asteroitler gezegen oluşum sürecinin kalıntılarıdır, dolayısıyla bileşimleri güneş bulutsusunun neresinde oluştuklarına bağlı olarak değişir. Endojen hidrasyon, Psyche’nin bir protogezegen çekirdeğinin kalıntısı olmadığını gösterebilir. “Bunun yerine, Psyche’nin, öncül gezegen diskinin sıcaklığının, uçucu bileşiklerin dış ana kuşak içine göç etmeden önce katı maddeler halinde yoğunlaşmasına yetecek kadar düşük olduğu, Güneş’ten minimum mesafe olan ‘kar çizgisinin’ ötesinde ortaya çıktığını gösterebilir.” -yazar SwRI’dan Dr. Anicia Arredondo.

Ancak bilim adamları, gözlemlerdeki hidrasyon özelliklerinin gücündeki değişkenliğin, hidratlanmış minerallerin heterojen bir dağılımını ima ettiğini bulmuşlardır. Bu değişkenlik, yüksek oranda su içerdiği düşünülen karbonlu kondritik asteroitlerin çarpmasıyla açıklanabilecek karmaşık bir yüzey geçmişine işaret ediyor.

Asteroitlerin konumunu ve bileşimlerini anlamak, güneş bulutsusunun oluşumundan bu yana malzemelerin nasıl dağıldığını ve geliştiğini ortaya koyuyor. Suyun güneş sistemimizde nasıl dağıtıldığı, suyun diğer güneş sistemlerindeki dağılımı hakkında fikir verecektir ve su, Dünya üzerindeki tüm yaşam için gerekli olduğundan, hem güneş sistemimizde hem de ötesinde potansiyel yaşamı nerede arayacağımızı gösterecektir.

“Güneş Sisteminin evrimini anlamak, asteroitlerin, özellikle de daha yüksek konsantrasyonlarda metal içeren M sınıfı asteroitlerin bileşiminin yorumlanmasıyla yakından ilgilidir. Makalenin başyazarı, Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Dr. Stephanie Jarmack, “Bu asteroitlerin başlangıçta gezegenimsilerin açıkta kalan çekirdekleri olduğu düşünülüyordu; demir meteoritlere spektral benzerliklerine dayanan bir hipotezdi” dedi.

Bulguların Psyche asteroitine doğru ilerleyen Psyche misyonu için önemli sonuçları var.



genel-22