Çeşitli Japon kurumlarını temsil eden ve ABD’li meslektaşlarıyla işbirliği yapan bir gökbilimciler ekibi, Aralık 2022’de Arktik gökyüzünde gözlemlenen olağanüstü auroranın gizemini çözdü. Araştırmalarının sonuçları prestijli bilimsel dergi Science Advances’da yayınlandı.
Aralık 2020’de, Norveç’te bulunan yer tabanlı bir kamera, kutup başlığının 4.000 kilometresini kaplayan benzersiz bir aurora kaydetti. Bu parıltı alışılmadık derecede “pürüzsüzdü” ve gece gökyüzünün normalden çok daha büyük bir bölümünü kaplıyordu. İki yıl boyunca kaynağı bir sır olarak kaldı ve bilim camiasında büyük ilgi uyandırdı.
Araştırma ekibi, olaya ilişkin yerdeki kameralardan alınan görüntüleri inceleyerek çalışmalarına başladı. Daha sonra bu verileri uydu görüntüleriyle karşılaştırdılar. Analizin bir sonucu olarak, bilim adamları radyasyon modellerinde güneş koronasından yayılan süpertermal elektron akışını keşfettiler. Bu diyagramlar, güneş koronasından hareket eden elektronların kutup bölgelerinden biri üzerinden Dünya atmosferinden geçtiği “aurora” gözlemlerinden elde edilen verilere benziyordu.
Aurora süresinin nedenlerini bulmak için ek araştırmalar yapıldı. Bilim insanları, olayın güneş rüzgârının alışılmadık derecede sakin olduğu bir dönemde meydana geldiğini keşfetti. Aralık 2022’de güneş rüzgarı yoğunluğu 0,5 cm’ye düştü-3 derece, ki bu son derece nadir bir durumdur. Genellikle bu tür auroralar çıplak gözle görülmez, ancak 2022’de güneş rüzgarının olmaması nedeniyle normal bir kamerayla gözlemlenebildiler ve bu alışılmadık fenomeni kaydetmeyi mümkün kıldı.
Vatandaş bilim insanları auroraların incelenmesinde önemli bir rol oynadılar. Örneğin, 2016 yılında Kanada gökyüzünde ortaya çıkan mor ışığın kaynağının ortaya çıkarılmasına yardımcı oldular. Profesyonel ve vatandaş bilim insanları arasındaki bu tür işbirlikleri, çeşitli doğa olaylarının daha derin anlaşılmasına katkıda bulunur ve bilimsel bilginin sınırlarını genişletir.
Çalışmanın sonuçları, auroraların oluşum mekanizmalarına ve bunların güneş aktivitesi ile ilişkilerine ışık tutuyor. Bu bilgi, benzer olayları ve bunların Dünya atmosferi ile uydu iletişimi ve navigasyon gibi teknolojiler üzerindeki etkilerini tahmin etmeye yardımcı olabilir.