Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Ege Üniversitesi’nin ev sahipliğinde “Biyoçeşitlilik ve Ekosistemler Çalıştayı” düzenledi. Çalıştaya TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da katıldı. Çalıştayda “Biyoçeşitlilik ve Ekosistemler Odağında Ortak Çözümler İçin Birlikte Başarma” başlıklı bir sunum yapan Mandal, iki kavramın birlikte ele alınmasının önemine dikkat çekti.
Prof. Dr. Mandal, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2022 yılı raporunda 5-10 yıllık dönemde en büyük tehdit olarak görünen olguların başında “İklim eylem başarısızlığı”nın geldiğini ve devamında “aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı, doğal kaynak krizleri ve sosyal uyum erozyonu” olduğunu ifade etti.
Bilim ve teknoloji temelli yeşil dönüşümü, paydaşlarla iş birliği içinde bir bütün olarak el almanın önemine işaret eden Mandal, “Yenilik sisteminde küresel güçlüklere çözüm üretmek; üniversite, sanayi, kamu ve toplum arasındaki çok katmanlı, dinamik, çift yönlü etkileşimlerle mümkün” vurgusu yaptı. Mandal, bununla birlikte, son dönem inovasyon modellerinde tüm bu etkileşimlerin “toplum için çevre ve sürdürülebilirlik” zemininde tartışıldığını belirterek bunun da beşli sarmal inovasyon modeli olarak adlandırıldığını söyledi.
“İklim değişikliği ile mücadelede çözüm geleneksel yaklaşımların ötesinde daha fazla bilim ve teknoloji temelli”
“İklim değişikliği ile mücadele ve uyum için çözüm noktamız var ama çözüm noktamız geleneksel yaklaşımların ötesinde daha fazla bilim ve teknoloji temelli. Bu açıdan bugünkü toplantının ana teması bizim için çok anlamlı” diyen Mandal, COP 27 zirvesi çıktıları ve IPSS raporuna da değinerek sanayi sektöründen kaynaklı sera gazı salımlarının azaltılması için “Yeni teknolojiler ve elektrifikasyon, karbon tutma kullanma ve depolama (CCUS), yaşam döngüsü boyunca enerji verimliliği, malzeme verimliliği ve döngüsellik için tasarım, yüksek kapasiteli ve uzun ömürlü kullanım ve kullanım ömrü sonunda yeniden kullanım, yüksek nitelikli geri dönüşüm işlemleri, sıfır salım elektrik, yenilenebilir enerji” başlıklarının önemine dikkat çekti.
“İklim Eylemi Uygulamaları için Birlikte” temalı COP27 Uygulama Planının 20 Kasım 2022’de Mısır’da kabul edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Hasan Mandal, raporda iklim değişikliğinin risk ve etkileri açısından kritik sınır olan 1,5°C ile sınırlandırılma çabalarının bilim tabanlı yaklaşımlar ile sürdürülmesinin öneminin vurgulandığını belirtti. Prof. Dr. Hasan Mandal, COP27 Uygulama Planının ana bölümlerinden ikisinin Ar-Ge ve yenilik ile ilişkilendirilerek “Bilim ve aciliyet” ile “İklim finansmanı, teknoloji transferi, kapasite geliştirme” olarak adlandırıldığını belirtti.
Prof. Dr. Mandal, “Bu iş sadece hükümetlerin olayı değil. Bu iş hükümetlere bırakılırsa hükümetler bunu çözebilecek yetkinliğe sahip değil. O yüzden bu konudaki üniversiteler sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler bu sürecin çözümünde ana aktör noktasında.” dedi.
“İklim değişikliği ve biyoçeşitliliği bir bütün olarak görmek zorundayız”
“Karadeniz’deki sel felaketi, Güney Ege ve Akdeniz’deki yangın felaketleri, yine Marmara’daki müsilaj. Bunların hepsi bütünsel bakış içerisinde bakıldığı zaman, birbirinden ayrı şeyler değil. “ diyen Mandal, “Geçmişte biz iklim değişikliğinin biyoçeşitlilik noktasını bir toplumsal sorumluluk olarak görürken artık zorunluluk haline geldi, dünyanı ve insanlığın anlamındaki en önemli gündemi oldu.” değerlendirmelerinde bulundu.
Kanada’da yapılacak BM Biyoçeşitlilik Sözleşmesi COP15 toplantısına atıfta bulunan Mandal, “Toplantıdan beklentiler çok yüksek. Daha ulaşılamayan hedeflerden daha iddialı hedefler konulması bekleniyor. Yani 2020’de ulaşılması gereken hedeflere ulaşılmadığının farkında olunarak onun üzerinde bir takım hedefler konulması planlanıyor. Dünya genelinde bakıldığı zaman ne yazık ki olumlu bir gösterge yok. Özellikle ekosistem diye konuştuğumuz zaman yani sadece Türkiye özelinde değil dünya genelini konuştuğumuz zaman oldukça kıymetli. Söz konusu toplantının çıktıları COP27’nin çıktılarıyla birlikte ele alınmalı ve bu zorlayıcı mesajların hükümetler düzeyinde alınmasının beklendiği bir yaklaşım var.” diye konuştu.
Prof. Dr. Mandal, “İklim değişikliği ve biyoçeşitliliği bir bütün olarak görmek zorundayız” vurgusu yaptı ve “Karbon yutaklarının korunması ve iklim dirençli tarım gibi uygulamaların biyoçeşitlilik alanına da faydaları bulunmakta olup her iki alanın arasındaki mümkün olan sinerjilerin artırılması önemlidir” dedi. Mandal, özellikle biyoçeşitlilik odaklı ekosistemler odaklı ve iklim odaklı bakıldığı zaman tek sağlık kavramının önemine dikkat çekti
“Tek Sağlık’ bakış açısı ihtiyaçların ortaya çıkarılması için geçmişe nazaran çok daha kritik”
Mandal, “Tek Sağlık bakış açısında çevre, insan ve hayvan sağlığı birbirine bağlı bir bütün olarak ele alınıp, önlem ve tedbirlerin oluşturulması ve çözümlerin üretilmesi hedefine yönelik iş birliği içeriyor.” dedi. Tek sağlık bakış açısının her yaş grubu için hem sorumluluk hem de farkındalık boyutunda önem arz ettiğine işaret eden Mandal, çevresel ve toplumsal sistemlerin birbiriyle olan yakın ilişkisinin kentleşme, arazi kullanımı, çevre kirliliği ve ormansızlaşma gibi çeşitli sorunların birlikte doğrudan ele alınmasını gerektirdiğini vurguladı. Tek Sağlık kavramının, tıp ve immünolojiden tarım ve çevre bilimleri ile sosyal bilimlere kadar birçok alan içerdiği gibi ekosistemler, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği ve antibiyotik direncine ortak bakış da sağladığının altını çizen Mandal, “Vektör kaynaklı bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasını tetikleyen olaylar analiz edildiğinde arazi kullanımı dahil doğal çevrenin tahribatı, iklim, dolaşım ve sosyo-ekonomik koşullar bulunmaktadır.” ifadeleriyle Tek Sağlık bakış açısının önemine vurgu yaptı.
TÜBİTAK Başkanı, “Dünya çapında azalan doğal ekosistemler ve yok olma tehdidi ile karşı karşıya olan biyolojik türler dahil olmak üzere ‘Tek Sağlık’ bakış açısı ihtiyaçların ortaya çıkarılması için geçmişe nazaran çok daha kritiktir. Gelecekte çözüm üretme noktasının ana başlıklarından bir tanesi tek sağlık kavramı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sorunların karmaşık olması çözüm yöntemlerini de farklılaştırıyor”
“Sorunların karmaşık olması çözüm yöntemlerini de farklılaştırıyor” diyen Mandal, “Geçmişte üretilmiş olan bilgiler çok kıymetli. Ama o bilgilerin tek başına kullanılması gelecekteki güçlüklerin üstesinden gelebilmek için yeterli değil. Bundan dolayı daha fazla bilgi üreten kurumlarla bilgiyi kullanan kurumların, teknoloji geliştiren ve teknoloji kullanan kurumlar arasındaki etkileşim daha sinerjik olmak zorunda. Daha fazla açık yeniliğe ihtiyaç var. Birlikte çalışma kavramı odağında ilerliyoruz” dedi.
“Birlikte çalışma ve birlikte başarma” başlığını detaylandıran Mandal, “Teknoloji bizim gözümüzde çözüm değil. Teknoloji önemli bir araç. Karşılaştığımız güçlük, sistematik olduğu için konuya bakış noktasının toplum bilim boyutu çok daha kıymetli hale geliyor. Yani sadece disiplinler arası yaklaşım temel bilimler, mühendislik bilimleri, sağlık bilimleri açısından değil, sosyal ve beşeri bilimlerle birlikte ele alınmalı. Ve çözüm noktası sadece iş birliği yapmak değil, birlikte çalışmanın gereksinimi olarak da süreçlerini geliştirme noktasında olmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
Programda TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da birer konuşma yaptı. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in de katıldığı çalıştayda uzmanlar “Türkiye ve Biyoçeşitlilik”, “Tarımsal Biyoçeşitlilik: Dünyayı Sürdürülebilir Bir Şekilde Beslemenin Zorlukları ve Çözüm Önerileri” başlıklı konuları ele aldı.