Her yıl 22 Temmuz, her düşüncemizi, eylemimizi ve duygumuzu düzenleyen inanılmaz organın önemli bir hatırlatıcısı olan Dünya Beyin Günü olarak kutlanıyor. Bu yıl beyin sağlığına yönelik özellikle endişe verici bir tehdide odaklanalım: beyin tümörleri. Beyindeki bu anormal büyümeler, nispeten nadir olmakla birlikte, bireyler ve aileleri üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. Dünya Beyin Günü, beyin tümörleri hakkında farkındalık yaratmak, erken teşhisin önemini vurgulamak ve tedavideki en son gelişmeleri anlamak için hayati bir fırsat sunuyor.
Beyin tümörleri kökenlerine ve doğalarına göre sınıflandırılır. Birincil veya ikincil olabilirler ve iyi huylu veya kötü huylu olabilirler. Birincil beyin tümörleri, beyin içinde oluşan ve gliomalar, meningiomlar, hipofiz adenomları ve sinir kılıfı tümörleri gibi ilgili hücre tipine göre gruplandırılan tümörlerdir. Bu sırada ikincil beyin tümörleri vücudun başka bir yerinde başlayıp beyne yayılır.
Beyin tümörleri, farklı lokasyon, boyut ve tümör büyüme hızlarının bir sonucu olarak çok farklı semptomlarla ortaya çıkabilir. En sık görülen semptomlar, genellikle sabahları veya bazı fiziksel eforlardan sonra daha da kötüleşen inatçı baş ağrıları ve kafa içi basıncın artmasına bağlı olarak bulantı ve sık görülen kusmadır.
Farklı tür ve yoğunluktaki nöbetler de beyin tümörüne işaret edebilir. Bulanık görme, çift görme ve çevresel görüş kaybı gibi görme bozuklukları olabilir; kulak çınlaması gibi işitsel problemler; veya işitme kaybı. Diğer yaygın semptomlar arasında hafıza sorunları, kafa karışıklığı ve konsantrasyon güçlüğü gibi bilişsel değişiklikler yer alır.
Kişilikteki değişiklikler, ruh hali değişimleri ve davranış değişikliklerinin yanı sıra kas zayıflığı veya vücudun bazı kısımlarında felç, denge ve koordinasyon kaybı gibi motor işlev bozuklukları da kişinin beyin tümörüne sahip olduğunu gösterebilir. Beyin tümörlerinin kesin nedenleri henüz bilinmiyor ancak çeşitli risk faktörleri tespit edildi.
Genetik faktörler arasında nörofibromatozis, LiFraumeni sendromu ve Turcot sendromu gibi kalıtsal durumların da rol oynadığı görülür. Çoğunlukla radyasyon tedavisinden kaynaklanan yüksek dozda iyonlaştırıcı radyasyona geçmişte maruz kalmak da bilinen bir risk faktörüdür. Ailede beyin tümörü öyküsü, bu duruma yakalanma riskini artırır. İleri yaş; vakaların çoğu 65 yaş üstü kişilerde teşhis edilir. Ayrıca cinsiyet: menenjiyomlar gibi belirli beyin tümörleri türleri kadınlarda çok yaygındır.
Tedavi seçenekleri
Tedavi tümörün tipine, lokalizasyonuna, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. En yaygın tedavi biçimleri şunlardır:
Ameliyat: Tümörün erişilebilir olması ve cerrahi olarak çıkarılmasının güvenli olduğu düşünülüyorsa, cerrahi olarak çıkarılması tercih edilen tedavi yöntemidir. Amaç, nörolojik fonksiyonu korumaya çalışırken tümörün mümkün olduğu kadar büyük kısmını çıkarmak olmalıdır.
Radyasyon tedavisi: Yüksek enerjili ışınlar tümör hücrelerini öldürür. Bu genellikle ameliyatın mümkün olmadığı durumlarda veya kalan kanser hücrelerini öldürmek için ameliyata yardımcı olarak kullanılır.
Kemoterapi: Kemoterapi, kanser hücrelerini öldüren veya büyümesini yavaşlatan ilaçları içerir. Uygulama şekli oral veya intravenözdür ve tek başına tek bir tedavi olarak veya diğer tedavilerle kombine olarak verilebilir.
Hedefe yönelik tedavi: Kanserli hücrelere özel etki göstererek normal hücreleri sağlam bırakan ilaçlar daha az yan etki gösteriyor. Bu ilaçların etkisi, kanser hücresinin büyümesinde ve çoğalmasında rol oynayan belirli moleküllerin etkisine müdahale ederek gerçekleşir.
İmmünoterapi: İmmünoterapi, kanser hücrelerine karşı savaşmak için vücudun bağışıklık sistemini kullanır. Buna, beyin tümörlerinin tedavisi için oldukça aktif bir araştırma altında olan bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri ve kansere karşı aşılar gibi tedaviler de dahildir.
Destekleyici bakım: Hastalar ve aileleri için daha iyi bir yaşam kalitesini sürdürmek için fizyoterapi, mesleki terapi ve psikolojik desteği içerir.
Beyin tümörlerinin türleri, belirtileri, tedavi seçenekleri, nedenleri ve riskleri konusunda ikincil araştırmaların yapılması, erken teşhis ve etkin yönetim açısından önemlidir. Bu, düzenli kontroller ve semptomların farkındalığı ile daha iyi sonuçlara ulaşmak için zamanında müdahalenin yapılabilmesini sağlayacaktır. Bu alana daha fazla fon ve araştırma yapılması, beyin tümörleri hakkındaki bilgimizi ve tedavimizi artıracak ve böylece etkilenenlere iyi bir prognoz şansı sunacaktır.
Yazar, Danışman, Beyin Cerrahisi, Manipal Hastanesi, Gurugram’dır. Yukarıdaki yazıda ifade edilen görüşler kişiseldir ve yalnızca yazara aittir. Bunlar mutlaka Firstpost’un görüşlerini yansıtmaz.