Modern teknolojinin ve günlük yaşamın temel taşı olan zaman işleyişi, atom ve nükleer saatlerde çığır açan araştırmalar sayesinde benzeri görülmemiş bir doğruluk elde etmeye hazırlanıyor. Küresel konumlandırma sistemleri (GPS), telekomünikasyon ve finansal ağlar için gerekli olan “saniye” tanımı yüzyıllar boyunca gelişmiştir. Son bilimsel gelişmelere göre, en son yenilikler ikincinin yeniden tanımlanmasına yol açarak çok sayıda uygulamada doğruluğu artırabilir.
Atomik Saatlerden Nükleer Saatlere Geçiş
göre rapor Phys.org tarafından, bir saniyeyi ölçmek için mevcut standart, 9.192.631.770 Hertz frekansa sahip sezyum-133 atomlarındaki elektron geçişlerine dayanmaktadır. Bilim adamları, son derece hassas olmakla birlikte, çeşitli görüşlere göre daha yüksek doğruluk için daha yüksek geçiş frekanslarına sahip elementleri araştırıyorlar. Görünür ışık aralığında bir geçiş frekansına sahip olan stronsiyum umut vaat ediyor. Çeşitli kaynaklara göre 2021’de araştırmacılar potansiyelinin altını çizdi ve stronsiyum kullanılarak ikinci maddenin yeniden tanımlanmasının 2030 yılına kadar uygulanması düşünülüyor.
Eylül 2024’te gelişmeler nükleer saatler Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir ekip tarafından rapor edildi ve bu, atomik zaman işleyişinin ötesinde önemli bir adıma işaret ediyor. Bu çalışmalarda benzersiz bir nükleer geçişe sahip bir izotop olan Toryum-229 kullanıldı. Ultraviyole ışıkla uyarılan bu geçişin frekansı, sezyumunkinden yaklaşık bir milyon kat daha yüksektir. Raporlar, bu ilerlemenin, ultraviyole ışıkla uyumlu bir frekans tarağı oluşturma konusundaki önceki zorluğun üstesinden geldiğini ve bu aralıkta hassas ölçümlere olanak tanıyan bir atılım olduğunu gösteriyor.
Teknoloji ve Bilim Üzerindeki Etki
Raporlara göre, 19. ondalık basamağa kadar doğru ölçümler sunan nükleer saatlerin, hassasiyete dayalı teknolojilerde devrim yaratması bekleniyor. Uygulamalar arasında gelişmiş GPS sistemleri, gelişmiş bilimsel araştırmalar ve kuantum mekaniği ve genel görelilik tarafından yönetilen olaylara ilişkin bilgiler yer almaktadır. Araştırmacılar, bu saatlerin, fizik ve uzay araştırmaları gibi alanlarda kritik bir faktör olan ultra hızlı süreçlerin ölçümünü geliştirme potansiyelini vurguladılar.
Sezyum şimdilik standart olmaya devam ederken, toryum-229 ile atılan adımlar, raporlara göre bilim ve endüstri için geniş kapsamlı etkileri olan, zaman işleyişi teknolojisi için dönüştürücü bir geleceğe işaret ediyor.