Nature Communications dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, yaşamın kökeni ve belirli yönelimlere sahip moleküllere yönelik “tercih” konusundaki gizemi derinleştiriyor. Sonuçlar, DNA’dan önce yaşamla ilgili “talimatları” potansiyel olarak içerdiği düşünülen önemli bir molekül olan RNA’nın, hem sol hem de sağ el yönelimlerindeki proteinlerin “yapı taşlarını” oluşturmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Yaşamın temel molekülleri olan proteinler, iki şekilde oluşturulabilen 20 farklı amino asit yapı taşından oluşur ve ayna versiyonlarını oluşturur. Yaşam, bu amino asitlerin solak çeşitliliğini “kullanır”; bu özellik homokirallik olarak adlandırılır. Ancak yaşamın solak türü “seçmesinin” nedeni bilim insanları için bir sır olmaya devam ediyor.
“RNA dünyası” hipotezi, RNA’nın DNA’dan önce gelmiş, genetik bilgiyi depolamış ve proteinler oluşturmuş olabileceğini öne sürüyor. Eğer bu varsayım doğruysa, o zaman belki de RNA’daki bir şey onun sol-elli proteinlerin yapımını sağ-elli proteinlere tercih etmesine neden olmuştur. Ancak yeni çalışma bu fikri desteklemedi.
Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA) ve NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’ndeki araştırmacılar, protein yapmak için enzim görevi gören ribozimler (ribonükleik asit ve enzimin kısaltması) adı verilen RNA moleküllerini test etti. Irene Chen, “Deney, ribozimlerin hem sol hem de sağ elli amino asitleri tercih edebildiğini gösterdi; bu da RNA dünyalarının bir bütün olarak biyolojide gördüğümüz güçlü amino asit şekli eğilimine mutlaka sahip olmayacağını gösteriyor” dedi. ., makalenin yazarı ve UCLA Samueli Mühendislik Okulu’nda araştırmacı.
Deneyde araştırmacılar, ribozimler ve amino asit öncüllerini içeren bir çözeltiyi kuluçkaya yatırarak RNA dünyasındaki erken Dünya koşullarını simüle ettiler. 15 farklı ribozim kombinasyonunu test ettiler ve ribozimlerin hem sol hem de sağ elli amino asitleri destekleyebileceğini buldular. Bu, RNA’nın başlangıçta bir amino asit formuna yönelik kimyasal bir tercihe sahip olmadığını göstermektedir.
Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak yazar Alberto Vazquez-Salazar, “Bulgular, yaşamın nihai homokiralliğinin kimyasal determinizmin sonucu olmayabileceğini, ancak daha sonraki evrimsel baskı altında ortaya çıkmış olabileceğini gösteriyor” dedi.
Yaşamın kimyasal özelliklerini anlamak, bilim adamlarının güneş sistemi boyunca yaşam ararken nelere dikkat etmeleri gerektiğini bilmelerine yardımcı olur. Ortak yazar, NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde astrobiyoloji alanında kıdemli bilim adamı olan Jason Dworkin, NASA’nın Bennu asteroitinden örnekleri toplayan ve daha ileri çalışmalar için Dünya’ya geri getiren OSIRIS-REx misyonunda çalışan bir bilim insanıdır. Dworkin, “OSIRIS-REx örneklerini bireysel amino asitlerin kiralitesi açısından analiz ediyoruz ve gelecekte Mars’tan alınan örnekler, ribozimler ve proteinler de dahil olmak üzere yaşamın varlığı açısından laboratuvarlarda test edilecek” dedi.