Colorado Boulder Üniversitesi liderliğindeki bir astrofizikçi ekibi, James Webb Uzay Teleskobu’ndan (JWST) yapılan gözlemler sayesinde Ultra Kırmızı Düzleştirilmiş Nesneler (UFO’lar) olarak bilinen gizemli galaksiler hakkında yeni ayrıntıları ortaya çıkardı. Daha önce Hubble teleskopu tarafından görülemeyen bu alışılmadık derecede büyük ve kırmızı gökadalar, çok az görünür ışık yayıyor ve bu da onları çoğu teleskop için neredeyse görünmez kılıyor.
“JWST, daha önce asla göremeyeceğimiz türden bir galaksiyi görmemizi sağlıyor. Bu, evreni düşündüğümüz kadar iyi anlamamış olabileceğimizi gösteriyor” dedi çalışmanın başyazarı Justus Gibson.
UFO galaksileri ilk olarak CU Boulder araştırmacıları tarafından JWST görüntülerinde keşfedildi. Kırmızı görünürler çünkü ışıklarının çoğu kızılötesi radyasyondur ve yaydıkları görünür ışık miktarı da insan gözünün görebileceği sınırdadır. Kızılötesi ışığı toplayan James Webb Teleskobu bu tür nesneleri tespit etmek için idealdir.
“JWST fırlatılmadan önce çok uzak galaksiler bulacağımızı düşünüyorduk. Ancak bize daha yakın bir yerde, her türlü galaksiye dair zaten oldukça iyi bir anlayışa sahip olduğumuzu düşündük” dedi Gibson.
Ekip, JWST Gelişmiş Derin Galaksi Dışı Araştırması’ndan (JADES) elde edilen görüntülerde 56 UFO galaksisi tespit etti. Bu galaksiler Samanyolu’ndan çok daha fazla toz içeriyor ve giden ışığı yaklaşık 50 kat daha fazla engelliyor.
Colorado Boulder Üniversitesi’nde astrofizik alanında yardımcı doçent olan çalışmanın ortak yazarı Erica Nelson, “Uzayın etrafında uçan ve bizim için tamamen görünmez olan Samanyolu benzeri büyük galaksilerimiz var” dedi.
Araştırmacılar UFO galaksilerinin nasıl oluştuğunu anlamak için bilgisayar simülasyonlarını kullandılar. Hesaplamalar onların Samanyolu gibi disk şeklinde olabileceğini gösteriyor. Ancak bu galaksilerin nasıl bu kadar tozlu hale geldiği hala belirsizliğini koruyor.
The Astrophysical Journal’da yayınlanan çalışma, bazı garip galaksilere ışık tutuyor ve cevapladığından çok daha fazla soruyu gündeme getiriyor. JWST’den gelen yeni veriler, astrofizikçilerin galaksilerin zaman içinde nasıl büyüdüğü ve yeni yıldızlar oluşturduğu hakkında daha fazla bilgi edinmesine olanak tanıyor.