1781’de Uranüs’ün ve 1846’da Neptün’ün keşfedilmesinden bu yana, gökbilimciler dış güneş sisteminde başka büyük gezegen bulamadılar. Plüton ve diğer cüce gezegenler keşfedilmiş olsa da Gezegen X veya “Gezegen Dokuz” arayışı devam ediyor.
Bazı ön kanıtlar, Güneş’e Neptün’den on kat daha uzakta yörüngede dönen, Dünya’nın beş katı kütleye sahip bir süper Dünya’nın olası varlığına işaret ediyor. Bu hipotez, Neptünötesi nesnelerin (TNO’lar) ve Kuiper Kuşağı Nesnelerinin (KBO’lar) yörüngelerinin kümelenmesine dayanmaktadır.
Ancak tüm aramalara rağmen Gezegen X’e ulaşılamıyor. Bazı gökbilimciler bunun bir kara delik olabileceğini bile öne sürerken, diğerleri onun varlığı konusunda şüpheci. Yeni bir konsept, tutulma olgusunu kullanarak Gezegen X’in varlığına dair kanıt toplamanın bir yolunu öneriyor.
Tutulma, bir asteroit veya gezegen cismi bir yıldızın önünden geçtiğinde meydana gelir. Tutulma sırasında bir yıldızı gözlemleyen gökbilimciler, yıldızın yörüngesini ve şeklini ölçebilirler. Yeni makalenin yazarları, birbirinden 5 kilometre uzaklıkta bulunan ve 1000 km genişliğinde bir dizi oluşturan 200 adet 40 santimetrelik teleskopun kullanılmasını öneriyor. Her teleskop biraz farklı bir görüş noktasına sahip olacak ve bu da gökbilimcilerin trans-Neptün nesnelerinin yörüngesini ve boyutunu haritalandırmasına olanak tanıyacak.
Yazarlar, 10 yıllık bir çalışma boyunca yaklaşık 1.800 yeni Neptün ötesi nesneyi keşfedebileceklerini tahmin ediyorlar. Trans-Neptün nesnelerinin yörünge modellemesine ve kümelenmesine dayanan çalışmanın, Güneş’e 800 astronomik birim mesafedeki 5 Dünya kütleli cisimlerini tespit etmesi bekleniyor. Böylece Gezegen X varsa bu yöntemle varlığını kanıtlayabilecektir.
Tüm dizi yalnızca yaklaşık 15 milyon dolara mal olacak ki bu da böyle bir proje için nispeten ucuz. Gezegen X keşfedilmese bile, çalışma Güneş Sisteminin dış kenarına ilişkin bilgileri genişletecek.