Güney Danimarka Üniversitesi, Prag’daki Charles Üniversitesi, Trieste’deki SISSA ve Yeni Zelanda’daki Wellington Victoria Üniversitesi’nden bilim adamlarından oluşan uluslararası bir ekip tarafından yürütülen yeni bir çalışma, şimdiye kadar büyük ölçüde sabit kalan kara deliklerin iç dinamiklerine ışık tutuyor. büyük oranda keşfedilmemiştir. Physical Review Letters dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçları, bu nesnelerin anlaşılmasını kökten değiştirebilir.
Kara delikler bilim adamlarını büyülemeye devam ediyor ve şimdiye kadar yapılan gözlemlerin çoğu, kara deliklerin ve çevrelerinin dış özelliklerine odaklandı ve iç doğalarını keşfedilmeden bıraktı.
Kerr’in genel görelilik denklemlerine getirdiği çözüm, yerçekimi astrofiziğinde gözlemlenen dönen kara deliklerin en doğru temsilidir. Kara deliği uzay-zamanda bir girdap olarak tanımlıyor ve iki ufukla karakterize ediliyor: ötesinde hiçbir şeyin yerçekimsel çekiminden kaçamayacağı bir dış ufuk ve tekilliği kapsayan bir iç ufuk – bildiğimiz şekliyle uzay-zamanın varlığının sona erdiği bölge. .
Ancak yeni araştırmalar bu nesnelerin iç kısımlarıyla ilgili önemli bir hususu ortaya çıkardı. Statik iç ufkun sonsuz enerji birikimiyle karakterize edildiği bilinmesine rağmen, çalışma daha da gerçekçi olan dinamik kara deliklerin nispeten kısa zaman ölçeklerinde önemli kararsızlığa maruz kaldığını gösteriyor. Bu kararsızlığa, kara deliğin genel geometrisini önemli ölçüde etkileyebilecek ve dolayısıyla onu değiştirebilecek sonlu ancak son derece büyük bir değere ulaşana kadar zaman içinde katlanarak büyüyen enerji birikimi neden olur.
Güney Danimarka Üniversitesi’ndeki CP3-Origins araştırma merkezinden ve çalışmanın yazarı Raul Carballo-Rubio’ya göre, “Büyük ölçüde keşfedilmemiş olan kara deliklerin iç dinamikleri, bu nesnelere dair anlayışımızı radikal bir şekilde değiştirebilir. dış bakış açısı.”
SISSA’da profesör ve çalışmanın yazarlarından biri olan Stefano Liberati şöyle açıklıyor: “Bu sonuç, Kerr’in çözümünün – önceki varsayımların aksine – gözlemlenen kara delikleri en azından tipik zaman ölçeklerinde doğru bir şekilde tanımlayamayacağını gösteriyor.”
Bu kararsızlığın rolünü anlamak, kara deliklerin iç kısımlarına ve bunların bu nesnelerin genel yapısıyla olan bağlantısına ilişkin teorik modelleri geliştirmek için gereklidir. Bu anlamda, teorik modeller ile genel göreliliğin ötesindeki potansiyel fizik gözlemleri arasındaki eksik bağlantıyı sağlayabilir. Sonuçlar, kara deliklerin incelenmesine yeni bakış açıları açarak onların iç doğası ve dinamik davranışları hakkındaki anlayışımızı derinleştirme fırsatı sunuyor.