Avustralyalı bilim adamları, galyum ve germanyum gibi nadir toprak metallerini madencilik atıklarından daha verimli bir şekilde çıkarmanın yollarını araştırıyorlar. Bunlar yarı iletken üretiminde çok önemlidir ve şu anda esas olarak Çin’den tedarik edilmektedir. Ancak Doğu Ülkesi’nin bu malzemeler üzerindeki ihracat kontrollerini sıkılaştırdığı ve ABD ile müttefiklerinin yarı iletken tedarik zincirlerinin güvenliği konusunda endişe duymaya başladıkları belirtiliyor. Nikkei Asya.
Çin şu anda küresel galyum pazarının yüzde 90’ına ve germanyumun yüzde 60’ına sahip ve bu da ülkeye gelişmiş elektronik üretimi için gereken bu mineraller üzerinde kontrol sağlıyor. Bu malzemeler için Amerika’nın müttefiklerinden veya bağlantısız ülkelerden başka kaynaklar bulunsa da Çin’in onlara karşı teknolojik avantajı var. Bu mineralleri çok daha yüksek saflıkta ve daha düşük maliyetle üretebilir, böylece herkesin rekabet etmesini zorlaştırabilir.
Bu nedenle Avustralya, bu sorunun çözümüne yardımcı olmak için Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Organizasyonu (CSIRO) aracılığıyla bu iki minerali mevcut madencilik faaliyetlerinden çıkarmanın yollarını arıyor. Boksit cevherinden alüminanın (veya alüminyum oksidin) rafine edilmesi galyum üretirken, çinko rafinasyonu da germanyum üretir.
90’lı yılların başlarında toprak altında kısa süreliğine galyum üretildi, ancak talep yetersizliği nedeniyle operasyon uzun sürmedi. Ancak 30 yıl sonra pazar tamamen farklı; dünya artık en yeni, daha güçlü çiplere karşı doyumsuz bir talebe sahip. Bu çinko ve boksit rafinerilerinin tamamen bu nadir toprak metallerini üretmeye geçmelerini beklemesek de, bunları üretmek için gerekli teknolojilere yatırım yaparak ek bir gelir akışı elde edebilirler.
Avustralya’da şu anda beş aktif alümina rafinerisi bulunuyor ve bir tanesinin faaliyetleri bu yılın başlarında durdurulmuş durumda. Aynı zamanda dünyanın üçüncü büyük çinko ihracatçısı olması da ülkeyi mevcut operasyonlarından nadir toprak metalleri toplamasına olanak sağlayacak teknolojilere yatırım yapabilecek bir konuma getiriyor.
ABD ve müttefiklerine Çin’e alternatif bir kaynak sağlamanın yanı sıra, bu tür bir gelişme aynı zamanda Avustralya’nın madencilik ve rafinaj faaliyetlerinden daha fazla malzeme çıkarmasına da olanak tanıyacak. Daha fazla kullanılabilir malzeme çıkarmak, aynı miktarda cevherden daha fazla mineral çıkarmamıza, israfı azaltmamıza ve madenin genel değerini artırmamıza olanak tanıyacaktır.