Çevrimiçi bankacılık devi, basit veri paylaşımının ötesinde somut eylemler için baskı yapıyor ve zarar görenlerin desteklenmesi için doğrudan finansal katılım talebinde bulunuyor.

Facebook ve WhatsApp’ta dolandırıcılığın endişe verici boyutu

Rakamlar kendi adına konuşuyor: Revolut’a göre, Meta’nın sahibi olduğu Facebook ve WhatsApp, bildirilen dolandırıcılık açısından kasırganın merkezinde olmaya devam ediyor. Bu siteler, ödeme yaptıktan sonra kendilerini rücu edemeyen ancak ürünlerini asla alamayan kullanıcıların sıklıkla karşılaştığı alışveriş dolandırıcılığı gibi dolandırıcılık faaliyetlerinin ana kaynağıdır.

Bu durum Revolut’u alarm çalmaya iter. Revolut’un mali suçlarla mücadele başkanı Woody Malouf, bir basın açıklamasıyla, bu sorunların ciddiyetinin geçen yıldan bu yana değişmediğinin altını çizdi. Diğer şeylerin yanı sıra bu durum, büyüyen tehdidi kontrol altına almak için teknoloji şirketleri ile finansal kurumlar arasında işbirlikçi çözümlere yönelik acil ihtiyacı artırıyor.

Dolandırıcılığa karşı mevcut ortaklıkların sınırları

Bazı İngiliz bankalarıyla bilgi paylaşımı konusunda ortaklık ilan edilmesine rağmen Revolut, Meta’nın mevcut çabalarının yeterli olmadığına inanıyor. Hedef açıktır: veri paylaşımı aşamasından aktif geri ödeme ve önleme tedbirlerine geçmek. Revolut mali suç raporu, Meta platformlarına atfedilen kötü niyetli eylemlerin payının 2024 yılı boyunca önemli ölçüde azalmadığını ortaya koyarak onun endişelerini doğruluyor.

Dolayısıyla, mevcut modelin amacı övgüye değer olsa da, aldatılan kullanıcıların uğradığı kayıpları doğrudan telafi etme konusunda çok az şey yaptığı görülüyor. Yalnızca bilgi alışverişinin kapsamını genişletmeyi amaçlayan herhangi bir girişim, mağdurlara etkili bir parasal destek sağlanmadığı takdirde eksik kalacaktır.

Dolandırıcılıkla mücadelede Meta’nın rolünün gerekli gelişimi

Meta’nın küresel güvenlik politikası başkanı Nathaniel Gleicher, yasadışı faaliyetleri hedeflemek üzere tasarlanmış sistemleri güçlendirmek için bankacılık istihbaratını kullanma arzusunu dile getirdi. Ancak Birleşik Krallık’taki çevrimiçi banka Revolut, böyle bir stratejinin etkilenen tüketicilere yönelik somut taahhütlerle birlikte sunulması gerektiği konusunda ısrar ediyor.

Meta üzerindeki baskı artıyor, özellikle de platformları artık yalnızca dolandırıcılık suçlarındaki rolleri açısından değil, aynı zamanda anlamlı çözümler sunma yetenekleri açısından da inceleniyor. Bu sorgulama büyük ölçüde, ürünlerinin olumsuz etkilerinden sorumlu tutulan teknoloji devlerine yönelik artan toplumsal beklentileri yansıtıyor.

Hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan beklenen destek

Bu hassas bağlamda, Fransız hükümeti, dijital dolandırıcılıkla ilgili bazı yasal boşlukları doldurmayı amaçlayan Naegelen yasası gibi yasama girişimlerinden ötürü övgüyle karşılandı. Bu olumlu bir adım olsa da, bu suçların ulusötesi karmaşıklığı aynı zamanda uluslararası düzeyde kapsamlı bir işbirliğini de gerektirmektedir.

Büyük dijital güçler arasında koordineli bir çaba, internet kullanıcıları için güvenlik ağını önemli ölçüde güçlendirebilir. Bu, yalnızca sıkı düzenlemeleri değil, aynı zamanda dolandırıcılık olasılığını daha gerçekleşmeden azaltan koruyucu bir ekosistem oluşturarak kullanıcıların kendi aralarındaki farkındalığı da içermektedir.

Savunmasız kullanıcıları korumak için harekete geçmenin aciliyeti

Bu endişe verici tabloyla karşı karşıya kalan Revolut, teknolojik ortaklarının daha güçlü müdahaleler yapması yönünde tavrını yükseltmeye devam ediyor. Çevrimiçi güvenliğin her aktörün sorumluluk payına sahip olduğu bir alan olması nedeniyle bu dava, bu adil olmayan uygulamaların neden olduğu mali zararın durdurulması için sürekli kolektif çabaların önemini vurgulamaktadır.

Tüketicinin daha iyi korunmasını sağlamak için ticari kuruluşlardan kamu yetkililerine kadar ilgili tüm tarafların birlikte çalışması zorunludur. Her şeyden önce, bu eylem çağrısı, tüm katılımcılar için kesinlikle daha güvenli bir dijital geleceğe yönelik gerekli bir başlangıç ​​olarak yankı buluyor.



genel-16