Bilim insanları yıllardır, ayın ekzosferi olarak bilinen sönük atmosferinin kökenlerini merak ediyorlardı. Son araştırmalar net bir cevap veriyor: meteorit darbeleri ayın atmosferinin birincil kaynağıdır. “Çarpma buharlaşması” olarak adlandırılan bu süreç, meteoritlerin ay yüzeyine çarpmasıyla meydana gelir ve uzaya kaçan veya ayın ekzosferinde kalan malzemelerin buharlaşmasına neden olur.
MIT’den Nicole Nie liderliğindeki çalışma, bu çarpma buharlaşmasının milyarlarca yıldır ayın atmosferini yenilediğini vurguluyor. Meteoritler aya çarptıkça, ay toprağını havaya kaldırarak ekzosferi yenileyen ince bir buhar tabakası oluşturuyorlar.
Ay Bombardımanı ve Etkileri
Ay’ın yoğun kraterli yüzeyi, uzun süredir meteorit çarpması geçmişinin bir kanıtıdır. Güneş sisteminin erken dönemlerinde, büyük meteoritler sıklıkla Ay’ı bombaladı. Zamanla, bu çarpmalar mikrometeoroidler olarak bilinen daha küçük parçacıklara dönüştü. Boyutlarına rağmen, bu daha küçük çarpmalar Ay’ın atmosferik yenilenmesine katkıda bulunmaya devam ediyor.
Bilim insanları başlangıçta darbe buharlaşmasının önemli bir süreç olduğundan şüphelendiler ancak onaya ihtiyaçları vardı. NASA’nın Ay Atmosferi ve Toz Ortamı Gezgini’nden (LADEE) alınan veriler de dahil olmak üzere önceki araştırmalar, hem darbe buharlaşmasının hem de “iyon püskürtmenin” (güneş rüzgarı parçacıklarının ay atomlarına enerji verdiği bir süreç) ayın ekzosferinin oluşumunda rol oynadığını öne sürdü.
İpuçları İçin Ay Toprağını İncelemek
Baskın süreci belirlemek için araştırmacılar NASA’nın Apollo görevlerinden alınan ay toprağı örneklerini analiz ettiler. Meteorit darbeleri veya güneş püskürtmesiyle kolayca buharlaşan iki element olan potasyum ve rubidyuma odaklandılar. Bu elementlerin ay toprağındaki izotoplarını karşılaştırarak ekip, darbe buharlaşmasının ayın atmosferinin birincil kaynağı olduğunu belirledi.
Bulguları, ayın ekzosferinin yaklaşık %70’inin meteor çarpmaları tarafından oluşturulduğunu ve kalan %30’unun güneş rüzgarı etkileşimlerine atfedildiğini ortaya koyuyor. Bu araştırma, yalnızca ayın atmosferik süreçleri hakkındaki anlayışımızı geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda diğer aylar ve asteroitler için de önemli olabilecek içgörüler sağlıyor.