ABD, İzlanda, İsveç ve İsviçre’den araştırmacılar, düşmanca bir eylem, doğal afet veya bir kaza nedeniyle iletişimin kesilmesi durumunda deniz altı internetini ve veri trafiğini otomatik olarak uydulara yönlendirecek bir sistem oluşturmak için NATO ile birlikte çalışıyorlar. Bloomberg’in raporuNATO’nun internet trafiğinin büyük bir kısmı deniz altı kabloları üzerinden gerçekleşiyor ve bunların kesintiye uğraması, özellikle saldırıların ilk günlerinde felaketle sonuçlanabilir.
NATO, Eylül 2022’de Nord Stream 2 boru hattının gizemli bir patlamayla yok olmasından bu yana bu göreve odaklanan bir merkez kurarak iletişim kablolarını korumaya yatırım yapıyor. NATO’nun Barış ve Güvenlik için Bilim Programı ayrıca Telekomünikasyon Bilgi Güvenliğini Sağlamak için Hibrit Uzay ve Denizaltı Mimarisi projesine veya HEIST’e 400.000 dolardan fazla kaynak ayırdı. Proje, Temmuz 2024’ün sonlarında New York’taki Cornell Üniversitesi’nde resmen başlatılacak.
Bu proje, küresel istikrarın Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Çin’in Tayvan’a yönelik tehdidi ve Güneydoğu ve Doğu Asya’daki kışkırtıcı ve şiddet içeren eylemleriyle etkilendiği bir zamanda geliyor. NATO liderleri, Rusya’nın kritik ABD ve AB varlıklarını haritaladığını ve askeri bir kriz sırasında deniz altı kablolarının ilk hedefler arasında olacağından endişe ettiklerini söylüyorlar.
HEIST’in birincil odak noktası, su altı kablolarındaki bozulmaları tespit etmek ve herhangi bir sorunla karşılaşıldığında verilerin diğer kablolara veya uydu üzerinden yeniden yönlendirilmesini otomatikleştirmektir. Şu anda, su altı kablo şirketleri su altı altyapılarındaki bozulmaları en yakın kilometreye kadar tespit edebilir, ancak araştırmacılar bunu en yakın metreye kadar daraltmak istiyor.
Bu sistem, Avrupa’nın deniz altı iletişim kablolarından herhangi biri kesilse, hasar görse veya hareket ettirilse bile iletişimin kesintiye uğramamasını sağlayacaktır. HEIST ayrıca askeri uygulamalarla sınırlı değildir, çünkü deniz altı kabloları depremler veya gemi çapaları gibi doğal ve yapay olaylardan da etkilenebilir.
Ancak NATO’nun birincil endişesi hala iç iletişimlerinin bütünlüğüdür. İzlanda’nın Bifröst Üniversitesi’nde hukuk dersleri veren ve aynı zamanda HEIST projesinin bir parçası olan Profesör Bjarni Már Magnússon, “İzlanda’yı ve iletişimini kesmek için üç veya dört bombaya ihtiyacınız olurdu” dedi. Ayrıca, Rus devlet aktörlerinin Şubat 2022’de Ukrayna’ya ilk saldırısı sırasında koordineli çabalarının bir parçası olarak bunları hacklemesi sonucu Avrupa genelinde binlerce Viasat modeminin nasıl devre dışı bırakıldığını da hatırlayabiliriz. HEIST, bir veya başka bir iletişim kablosu tehlikeye girse bile NATO’nun yine de işlevini sürdürebilmesini ve eylemlerini koordine edebilmesini sağlamaya yardımcı olacaktır.
NATO, iletişimlerinin güvenilirliğini korumanın yanı sıra, bu su altı kablolarının güvenliği ve bütünlüğü konusunda da endişeli olmalıdır. Sonuçta, ABD 1970’lerde Ivy Bells Operasyonu ile SSCB’nin su altı iletişim hatlarına erişebildiyse, Ruslar da bugün aynısını yapabilir. Bu kablolar üzerinden gönderilen mesajlar genellikle güvenli ve şifreli olsa da, kuantum bilgisayarlar en gelişmiş şifrelemeyi bile tehdit edebilir.