Kişisel bilgisayar dünyası bizi yıllardır – daha doğrusu onlarca yıldır – büyük miktarda statik elektriğe alıştırdı. Performans artışı açısından pek öyle değil: 7 veya 8 yıldır çığır açan devrimler görmediğimizi söylemek gerekir. Sonuçta, daha eski bilgisayarlar bile sorunsuz bir şekilde kullanılabilir; bu, bir zamanlar mümkün olmayan bir şeydi: 2 veya 3 yıllık bir dizüstü bilgisayar, itiraz edilmeden modası geçmişti.
Bunun yerine, tam da bu günlerde yeni bir şey oluyor, daha önce hiç görülmemiş bir şey, özellikle de “Windows artı Intel”in tarihi birleşimi olan Wintel konseptine alışmış olanların gözünde. İşte bugün, Tayvan’ın Taipei kentindeki Computex’te gördüğümüz duyurularda, yapay zekayla güçlendirilmiş kişisel bilgisayar dünyasında dengeleri değiştirecek kıvılcım yakıldı.
Bu bir imparatorluğun sonudur. Intel’in, Santa Clara devinin rekabetçi suiistimallerini kırmaya çalışan çeşitli girişimlerde yalnızca AMD’den etkilenen ve son yıllarda teknolojik açıdan sağlam bir stratejiyle güçlendirilen PC mikroişlemcilerindeki hakimiyeti sona erdi.
Intel’in bir süredir çiplerin kraliçesi olmadığı doğrudur: mobil devrim, destekli sürüş bağlantılı araba, IoT dijital cihazları sayesinde yarı iletken sektörünün zirvesinde (özellikle kapitalizasyon açısından) Nvidia, ardından Qualcomm ve AMD gibi oyuncular geliyor.
Bir inişin nedenleri
Intel bir dizi nedenden dolayı yokuş aşağı gidiyor: akıllı telefon cephesini ve dolayısıyla ARM mimarilerini (artık başarılı) zorlamamak gibi tarihi bir hata, eski güzel PC’ye ek olarak gelişen bir dijital yaşamın var olduğunu anlayamamak, Kendi işlemcilerini üreten Apple ile ilişkinin sona ermesi (M3 neslindeyiz) yeni bir performans ölçütünü zorunlu kıldı. Ve Windows’unu ve dünyasını tarihi ‘yapay zeka’dan farklı işleme mimarilerine doğru itmeye karar veren Microsoft ile olan tarihi ilişkinin krizi.