Koku pazarlaması ile ilgili ilk çalışmalar 1930’lu yıllara dayanmaktadır.O zamanlar bilim insanları kokunun ” Bir ürünün algılanması ve tüketicinin satın alma niyeti üzerinde olumlu bir etki “. Donald Laird’in 1932’de iç çamaşırı ürünleri üzerinde yaptığı bir deney bunu kanıtladı. Ama yine de bugün içinde yaşadığımız tüketim toplumundan hâlâ çok uzaktaydık.
Kokuların tüketici davranışları üzerindeki etkisi
Öte yandan koku pazarlamasının dünya çapında geniş çapta yaygınlaşması biraz zaman aldı. Üstelik bu teknik bugüne kadar hala çok yaygın değil. Bu strateji, tüketici davranışını etkilemek için kokuların gücünden faydalanmayı içerir. Geleneksel pazarlama esas olarak ürünün görsel yönüne odaklanırken, koku pazarlaması duyuları uyandırmak için kokuyu kullanır.
İşletmelerin öne çıkma ve güçlü deneyimler yaratma mücadelesi verdiği perakende ortamında, şehir merkezindeki bir butikte veya alışveriş merkezinde, duyusal pazarlama her şeyi değiştirebilir. Koku, hafıza ve duygularla yakından bağlantılı olan güçlü bir duyudur. Araştırmalar, kokuların anıları ve duyguları diğer duyulara göre daha hızlı ve daha yoğun şekilde tetikleyebildiğini göstermiştir.
Bu nedenle şirketler, belirli kokuları perakende ortamına entegre ederek tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen olumlu çağrışımlar yaratabilirler. Proust’un ünlü Madeleine’i gibi koku da bizi geçmişe götürebilir. Markaların koku pazarlamasına ilgi duymaya karar vermesi de bu gözleme dayanıyor. Bu durum Edgard Optiens, Rituals ve Abercrombie & Fitch için de geçerlidir.
Marka imajını güçlendirin
Müşteri bir mağazaya girdiğinde duyuları teste tabi tutulur. Görsel ve işitsel uyaranlar marka stratejilerine iyi bir şekilde entegre edilmiştir. Ancak koku alma duyusu hala sıklıkla ihmal ediliyor. Ancak satış noktasına bir atmosfer kazandırmanıza olanak tanır. Bu, müşterilerin daha uzun süre kalmalarını, ürünlerinizi keşfetmelerini ve her şeyden önce mağazanızda yaşadıkları deneyimi hatırlamalarını teşvik eder. Bu da daha sonra geri gelme isteği uyandırabilir.
Koku alma deneyimi aynı zamanda konumlandırmanın ve marka imajının güçlendirilmesine de yardımcı olur. Üst düzey bir marka için bu güçlü bir farklılaştırıcıdır. Örneğin Starbucks, mağazalarında taze çekilmiş kahve kokusuyla ilişkilendirilen bir koku kullanıyor. Bu satırları okurken belki de aklınıza gelen karakteristik bir koku, benzersiz bir duyusal deneyim yaratmış ve marka kimliğini güçlendirmiştir.
Araştırmalar, kokuların tüketici satın alma davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabileceğini göstermiştir. Sokaktaki ekmek kokusu belki de bu noktayı en iyi anlatan örnektir. Bu koku yoldan geçenlerin iştahını kabartacak ve onları planlanmamış bir ürünü satın almaya teşvik edecektir. Kısacası koku pazarlamasını stratejinize entegre etmek, müşteri deneyiminde bir adım öne geçmek ve performansınızı artırmak anlamına geliyor.