Pulitzer Ödülü en prestijli gazetecilik ödüllerinden biridir. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu tarafından düzenlenen ödül, her yıl 14’ü gazetecilik, 7’si sanat alanında olmak üzere 21 kategoride veriliyor. Adını “Basının Kralı” Joseph Pulitzer’den alan bu ödül, her gazetecinin kazanmak isteyeceği bir ödül.

Ancak bu yıl Pulitzer Ödülü komitesi yenilik yaptı. Gazetecilerden haberlerinde üretken yapay zeka kullanıp kullanmadıklarını açıklamalarını istedi. Dolayısıyla üretken yapay zekanın hikayelerin yaratılmasında önemli bir unsur olduğunu kabul ediyor. Yeni bir olguyu gösteren kriter değişikliği.

Nieman Gazetecilik Laboratuvarı’na göre1.200 Pulitzer Ödülü başvurusundan 45 makale, üretken yapay zeka kullanan 5 makale de dahil olmak üzere kısa listeye alındı. Ön seçilen adayların listesi, kazananlar 8 Mayıs’ta açıklandığında açıklanacak. Daha sonra bazı yazarların üretken yapay zekayı nasıl kullandıklarına dair bir genel bakışa sahip olacağız.

Faydaları ve riskleri anlayın

Pulitzer Ödülü seçim komitesi geçen yıl üretken yapay zekayı tartışmaya başladı. NiemanLab’a göre ilk tepkileri “vay be, şeytan geliyor” diye düşünmek oldu. Ancak risklerin yanı sıra olasılıkları ve fırsatları keşfetme ihtiyacı konusunda hızla fikir birliğine vardılar.


사진=지디넷닷컴

Gerçek şu ki yapay zekanın gazetecilik ve habercilik dünyasına gelişi herkesi memnun etmiyor. Gazeteciliğin sıkı saha çalışmasını ödüllendirme geleneği göz önüne alındığında, bu beklenmedik bir durum değil. “Ayakkabı derisi raporlama” diye bir İngilizce tabir vardır. Gazeteciliğin en değerli erdemlerinden biri sayılan “deri ayakkabı haberciliği” ya da saha haberciliği anlamına geliyor.

Gazetecilik tarihindeki en büyük haberlerin çoğu aslında olay yerindeki habercilik yoluyla yapıldı. Araştırmacı gazeteciliğin en güzel örneklerinden biri Watergate kepçesi. 1972’deki ilk makaleler ile Başkan Nixon’un istifası arasında, gazetecilerin sayısız kaynakla görüştüğü ve dağlar kadar belgeyi incelediği iki yıldan fazla bir süre geçti.

Gazeteciler üretken yapay zekayı reddetmeli mi?

Gerçek şu ki, gazetecilik de uzun süredir yeni teknolojileri kullanıyor. Veri toplama ve analizini kolaylaştırmaktan bilgiyi okuyuculara daha sürükleyici bir şekilde sunmanın yollarını denemeye kadar gazetecilik, dijital sayesinde büyük ilerlemeler kaydetti. 1990’ların sonlarında sürükleyici gazetecilik girişimlerinden bilgisayar destekli haberciliğe (CAD) ve veri gazeteciliğine kadar, yeni teknolojilerin kullanılmasına yönelik pek çok çaba yaşandı.

Ancak son aylarda en çok ilgiyi çeken şeyin üretken yapay zeka olduğu açık. ChatGPT’nin piyasaya sürülmesinden bu yana üretken yapay zeka, gazeteciliğin geleceğini bozabilecek korkutucu bir teknoloji olarak bile anılıyor.

Peki gazeteciler üretken yapay zekayı reddetmeli mi, yoksa daha akıllı üretken yapay zeka “insan gazetecileri” haber odalarından mı uzaklaştıracak? Bu sorular sıklıkla gazeteciliğin ve üretken yapay zekanın “düşman” olduğu yönündeki yanlış algıya yol açıyor.

Derinlemesine dönüş

Ancak gazeteciliği daha üretken hale getiren diğer birçok teknoloji gibi üretken yapay zeka da onu gazetecilerin dostu yapan birçok niteliğe sahip.

Elbette üretken yapay zeka çağında hayatta kalabilmek için gazetecilerin ve medya kuruluşlarının kendilerini temelden dönüştürmeleri gerekecek ve bu dönüşümün merkezinde yapay zekanın kolayca değiştiremeyeceği becerilerin geliştirilmesi yer alacak. Gazetecilik ders kitaplarında vurgulandığı şekliyle gazeteciliğin temellerini gözden geçirmek önemli bir ilk adım olacaktır.

Ancak üretken yapay zeka gibi teknolojiler “gazeteciliğin temellerinin” uygulanmasında uzun bir yol kat edebilir. Pulitzer Ödülü finalistlerinden beşinin üretken yapay zeka kullandığını okuduğumda bu fikir daha da güçlendi.


Kaynak : “ZDNet Kore”



genel-15