Trappist-1 sistemi galaksimizdeki en çok incelenen dış gezegen sistemlerinden biridir. İçinde, Dünya’dan yalnızca 40 ışık yılı uzaklıktaki bir kırmızı cücenin etrafında 7 kadar gezegen dönüyor. Bu sistemdeki gezegenler kütle ve büyüklük açısından Dünya’ya benzer ve önceki araştırmalar bunlardan üç veya dördünün potansiyel olarak yaşanabilir koşulları destekleyebileceğini öne sürüyor.
Trappist-1 sistemi, 2017’deki keşfinden bu yana büyük ilgi gördü; ilk bakışta uzaylı yaşamı aramak için ideal bir sistem gibi görünüyor. Ancak bu beklentiler yakın zamanda yapılan bir çalışmanın sonuçlarıyla azaldı. Bilim insanları bu sistemde yaşam olasılığının son derece düşük olduğu sonucuna vardı. Her iki gezegenin de kayda değer bir atmosferi yok, bu da yaşamın var olma şansını azaltıyor. Atmosferdeki buharlaşma, bu sistemdeki ötegezegenlerin çoraklığına yol açan önemli bir faktördür.
Trappist-1 sistemine ilk ilgi, iç Güneş Sistemine benzerliğinden kaynaklanıyordu. Bununla birlikte, kırmızı cücelerin dış gezegenlerin yaşanabilirliğini desteklemeye uygunluğu konusunda başlangıçta bir belirsizlik vardı. Kırmızı cüceler daha düşük sıcaklıklarla karakterize edilir, bu nedenle yaşanabilir bir gezegenin yıldızına çok yakın olması gerekir. Ayrıca kırmızı cüceler sıklıkla güneş patlamalarına maruz kalıyor ve bu patlamalar gezegenlerde yaşamın ortaya çıkması ve sürdürülmesi açısından tehlikeli olabiliyor. Kırmızı cücelerin tipik bir temsilcisi olan Trappist-1, bu sistemde yaşam olasılığının düşük olduğu sonucunu doğuruyor.
Son çalışma Trappist-1 gezegenlerindeki atmosferik süreçlerin anlaşılmasında önemli bir adıma işaret ediyor. Bir bilim insanı ekibi, gezegenlerin atmosferik özelliklerini incelemek için James Webb Uzay Teleskobu’nu (JWST) kullandı. Sonuçlar, yıldıza en yakın iki gezegende önemli atmosferlerin bulunmadığını doğruladı. Bu, Merkür’ün de atmosferden yoksun olduğu güneş sistemimizdeki durumla örtüşmektedir. Ancak daha soğuk ve daha uzak gezegenlerin bir atmosfere sahip olabileceği varsayılmıştı. Bunun üzerine ekip bilgisayar modellemesine yöneldi. Ancak Trappist-1 sisteminin gezegenlerinin beklenenden çok daha hızlı bir şekilde atmosferlerini kaybettiğini gösterdi. Bilim insanları, Trappist-1 ve diğer kırmızı cücelerin gözlemlerine dayanarak atmosferik buharlaşma oranını hesapladı.
Dünya da dahil olmak üzere güneş sistemindeki tüm gezegenlerin daha önce yoğun atmosferleri vardı. Ancak genç kırmızı cücelerin Güneşimizden daha yoğun radyasyon yaydığı ve gezegen atmosferlerinin daha hızlı buharlaşmasına neden olduğu biliniyor. Trappist-1’in 8 milyar yıldan fazla yaşı göz önüne alındığında, bu sistemdeki ötegezegenlerdeki potansiyel atmosfer çoktan ortadan kaybolmuştur.
Dolayısıyla Trappist-1 sistemi muhtemelen atmosferden yoksun, “sıcak, kuru kayalardan” oluşan, yaşanmaz bir sistemdir. Bu araştırmanın dünya dışı yaşamın olasılığını ve yaygınlığını anlamaya yönelik çıkarımları vardır. Kırmızı cücelerin galaksimizdeki yıldızların yaklaşık %75’ini, Güneş benzeri yıldızların ise %8’ini oluşturduğu göz önüne alındığında, Samanyolu’nda hayat bulma ihtimali ciddi oranda azalıyor.