NASA’nın Mars’ta yaşam aramak için yeni bir teknoloji seçtiği haberi, Kızıl Gezegeni keşfetme ve uzayda yaşamın olası varlığına ilişkin sorulara yanıt bulma olasılığının önünü açıyor.
NASA, SpaceX ve Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA), önümüzdeki yıllarda Mars’a astronot gönderme planlarını duyurdu. 2030-2040 yılları için planlanan bu görevler, Mars’ın jeolojik evrimi ve yaşamın olası varlığının incelenmesi de dahil olmak üzere bilimsel araştırmalara temel oluşturacak.
Bilim adamlarının karşılaşacağı temel sorunlardan biri mürettebatın suya erişimini sağlamaktır. Bu, Mars’taki gelecekteki yerleşimlerin erişilebilir su kaynaklarının yakınında bulunması gerekeceği anlamına geliyor. Buna ek olarak, bilim adamlarının Mars yüzeyinin altında, eğer orada hayat varsa, bulma olasılığının en yüksek olduğu alanları keşfetmesi gerekecek.
NASA’nın dikkatini çeken projelerden biri de Uygulamalı Moleküler Evrim Vakfı tarafından biyokimyacı Stephen Benner’ın katılımıyla geliştirilen Agnostik Yaşam Bulma (ALF) projesidir. ALF projesinin amacı, mürettebat gelmeden önce Mars’taki astrobiyolojik araştırmaları basitleştirmektir. Aynı zamanda 2019 NASA konferansında dile getirilen çeşitli varsayımları da ele alıyor.
Konferansta bilim insanları, Mars’taki yaşamın Dünya’dakiyle aynı organik kimyaya dayalı olarak ortaya çıkmış olabileceğine inanmak için nedenler olduğu sonucuna vardı. Belki de Mars’taki yaşam buzlu kabukta, alçak rakımlarda ve mağaralarda hâlâ varlığını sürdürüyor olabilir. Mars’taki yaşamın DNA’ya benzer bilgi polimerlerine dayanması gerektiği de varsayılıyor.
ALF projesi, Mars’ta yaşam belirtilerini aramak için yeni bir sistem kullanmayı öneriyor. Uzmanlar, DNA gibi bilgi polimerlerinin gezegendeki yaşamı tespit etmede önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor. Bunlar güvenilir bir biyobelirteç olabilir ve potansiyel olarak Mars suyunda yoğunlaşmıştır.
Stephen Benner ve ekibinin yakın zamanda yaptığı bir çalışma, Mars’ta yaşam arayışına yönelik mevcut yaklaşımlara meydan okuyor. SETI Enstitüsü ve NASA’dan bilim insanları John D. Rummel ve Catherine A. Conley tarafından hazırlanan önceki makalelere göre, Mars’ta yaşam kanıtı arama planlarında bazı kusurlar var.
Bu dezavantajlardan biri, uzay aracının gerekli temizlik derecesine ulaşılmasına izin vermeyen mali kısıtlamalarla ilişkilidir. Katherine A. Conley şunu belirtiyor: “Uzay aracı temizliğinin gerekli seviyelerini korumak göz korkutucu ve maliyetli bir iştir.”
Ek olarak bilim insanları, nükleik asit dizilerine dayanarak yaşamı tanımlama olasılığı sorusunu gündeme getiriyor. John D. Rummel, bu yöntemle ilgili önemli risklere dikkat çekiyor: “Nükleik asit dizilerinden yaşamın tanımlanabileceği varsayımı, özellikle bu dizilerin Dünya’daki yaşamın muhtemelen kirlettiği bölgelerden elde edilmesi durumunda, birçok varsayımı içerir.”
Bu bulgulara dayanarak Benner ve meslektaşları, Mars’ta mevcut yaşamı tespit etmenin “yüksek öncelikli” görünmediği sonucuna varıyorlar. Benner şunu belirtiyor: “Projemizin amacı, ekipler gelmeden önce bu bakış açısını değiştirmek.”
Araştırmacılar, Mars’a yapılacak görevleri planlarken yerel kaynakların kullanılmasını öneriyor. Özellikle Mars’ın buzlu kabuğunun önemini vurguluyorlar. Çalışmalarının belirttiği gibi: “Dünya’ya dönüş yolculuğu için yakıt (metan ve oksijen), yerel su ve atmosferik karbondioksitten üretilecek.” Ayrıca, mayınlı buzlu kabuğun çökmüş toz içereceği ve bunun da Mars yüzeyinde potansiyel yaşam belirtileri açısından ayrıntılı bir çalışma yapılmasını mümkün kılacağı belirtiliyor.
Benner ve meslektaşları, çalışmalarında, Mars yüzeyinde bir dizi nükleotid veya nükleik asitten oluşan moleküler yapıları çıkarma yeteneği sunan analitik bir laboratuvar sistemini tanımlıyor. DNA veya RNA gibi bu polimerler, yaşam için gerekli olan genetik bilgiyi ve organizmaların kalıtsal özelliklerinin aktarımını içerme yeteneğine sahiptir. Bilim adamlarının belirttiği gibi sistem, insanlı misyonlar gelmeden önce Mars’ın ön keşfi için önemli bir araç görevi görecek.
Stephen Benner’a göre: “ALF sisteminin kullanılması, Mars yüzeyindeki mevcut biyomateryal için daha düşük bir sınır koyacak ve bunu gezegende insan var olmadan önce yapacak bilimsel araştırmalara olanak tanıyacak.” Benner ve ekibi, yerel kaynakların ve yeni araştırma yöntemlerinin kullanılmasının, Mars’ta insan varlığı hedefine ulaşmada önemli bir rol oynadığına inanıyor. Bu, Evrendeki olası yaşam biçimlerinin araştırılması ve analizi için yeni ufuklar açıyor.
Benner ve ekibinin özetlediği gibi sistem, insanlığın gelecekte yaşam için keşfetmeyi (ve içinde yaşamayı) umduğu diğer gök cisimleri için de faydalı olacak. “ALF bunu Homo sapiens çok gezegenli bir tür haline gelmeden önce yapacak. Ve “çoklu gezegen” doğru tanımdır. Bu sistem, Dünya ya da uzaylı benzeri, yerel ve uzaylı yaşamı aramak ve analiz etmek amacıyla su üretilecek tüm gök cisimlerinde kullanılabilecek. Europa, Enceladus, Ay ve Dünya üzerindeki egzotik yerler dahil” diye yazdılar.