Antik insanlardan alınan DNA, multipl skleroz ve diğer yıkıcı nörodejeneratif durumların ortaya çıkışı hakkında bazı hayati ipuçları sağlıyor. Bu hafta yayınlanan bir dizi yeni araştırma makalesinde bilim insanları, MS ile bağlantılı birçok genetik varyantın ilk kez yaklaşık 5000 yıl önce Doğu Avrupa ve Orta Asya’da yaşayan popülasyonlardan küresel olarak yayılmaya başladığına dair kanıtları ayrıntılarıyla anlatıyor. Bu farklılıklar muhtemelen o dönemde insanları bulaşıcı hastalıklardan koruyordu ancak şimdi, Kuzeybatı Avrupa yerlilerinde bugüne kadar neden MS oranlarının daha yüksek olduğunu açıklayabilir.

Araştırma, İngiltere, ABD ve Danimarka da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından bilim insanları arasındaki kapsamlı işbirliğinin bir parçası. Son beş yıldır ekip, Avrupa ve Asya’da yaşamış yaklaşık 5.000 eski insanın DNA kalıntılarını topluyor ve analiz ediyor; bu çabayla şimdiye kadar oluşturulmuş en büyük antik insan gen bankası ilan ediliyor. Dişlerden ve kemiklerden toplanan bu DNA örnekleri, Mezolitik çağdan (Orta Taş Devri) Orta Çağ’a kadar uzanıyor ve en eskisi 34.000 yıl öncesine tarihleniyor. Ekibin bu projedeki ilk hakemli araştırması (toplamda dört makale) Çarşamba günü Nature’da yayınlandı.

Biri Önemli bulgular Bu araştırma, kişinin sinirlerimizi kaplayan koruyucu tabakası olan miyelin kılıfını yok eden otoimmün bir durum olan multipl skleroz ile ilgilidir. MS’li kişiler uyuşukluk, kas güçsüzlüğü, ağrı ve yürüme güçlüğü gibi birçok nörolojik semptomla karşılaşırlar. Çoğu zaman bu semptomlar ilk başta gelip gider, ancak çoğu hasta sonunda giderek kötüleşen hastalık ve azalan yaşam kalitesiyle karşılaşır.

Son yıllarda açıkça ortaya çıktı ki, Epstein-Barr virüsü muhtemelen MS’in önde gelen nedenidir. Ancak dünyadaki hemen hemen herkes hayatının bir noktasında virüse maruz kalsa da yalnızca küçük bir yüzdede MS gelişiyor. Dolayısıyla, genetiğimiz de dahil olmak üzere, bir kişiyi buna karşı daha savunmasız hale getirebilecek başka faktörlerin olduğu açıktır. Bu yeni araştırmanın arkasındaki bilim insanları, antik DNA’yı bugün yaşayan insanların genleriyle karşılaştırarak, MS’e bağlı genlerden bazılarının nasıl ortaya çıktığını ve daha sonra küresel olarak yayıldığını bulduklarını söylüyorlar.

Ekip, bu varyantların ilk olarak günümüz Romanya, Ukrayna ve Rusya’nın bazı kısımlarını kapsayan Pontus Bozkırında yaşayan insanlar arasında ortaya çıktığını buldu. Yaklaşık 5000 yıl önce bu genler, Yamnaya halkının göçü yoluyla Kuzeybatı Avrupa’ya yayılmaya başladı. Yamnaya halkı ağırlıklı olarak hayvan yetiştiricileriydi ve araştırmacılar bu varyantların muhtemelen hayvanlarından yakalanan mikroplara karşı bir miktar koruma sağladığına inanıyor; bu fayda, 20 ila 40 yaşları arasında ortaya çıkma eğiliminde olan MS riskinden daha ağır basıyor.

Profesör, çalışma yazarı Eske Willerslev, “Yamnaya halkının Avrupa’ya geldikten sonra bile MS risk genlerini taşıması belirgin bir avantaj olsa gerek; bu genlerin MS geliştirme riskini inkar edilemez bir şekilde artırdığı gerçeğine rağmen” dedi. Cambridge ve Kopenhag Üniversiteleri ve proje direktörü ifade. “Bu sonuçlar multipl sklerozun nedenlerine ilişkin görüşümüzü değiştiriyor ve tedavi şekline dair çıkarımlar yapıyor.”

Araştırmanın yazarları, Yamnaya halkının genetik mirasının bugüne kadar devam ettiğini belirtiyor. Örneğin, Kuzeybatı Avrupa’daki pek çok insanın soyunun izi Yamnaya’ya kadar uzanabilir ve bölge, nispeten daha yüksek MS prevalansı ile bilinir. Atalarımızın DNA’sında kökleri olan sadece MS değil; takım da yayınlanan Bu hafta yapılan bir çalışma, daha yüksek Alzheimer ve tip 2 diyabet riskine bağlı bazı genlerin avcı toplayıcılardan kaynaklandığını ortaya çıkardı.

Ekip, bu ve diğer hastalıkların atalarımız tarafından nasıl şekillendirilmiş olabileceğini araştırmaya devam edecek. Ayrıca, diğer araştırmacıların da örnekleri kolayca inceleyebilmesi için, antik gen bankalarını açık erişime açmayı da planlıyorlar.

“Bu sonuçlar hepimizi hayrete düşürdü. MS ve diğer otoimmün hastalıkların evrimine dair anlayışımızda büyük bir ilerleme sağlıyorlar. Atalarımızın yaşam tarzlarının modern hastalık riskini nasıl etkilediğini göstermek, modern dünyada eski bağışıklık sistemlerinin ne kadar alıcısı olduğumuzu gösteriyor” dedi Cambridge Üniversitesi Zooloji Bölümü’nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak yazar William Barrie. ifade.



genel-7