Merkür’ün gündüz yüzey sıcaklığı 230 °C’ye ulaşabilir. Atmosferi veya manyetik alanı yoktur ve kuru ve cansız görünür. Ancak durumun böyle olmadığı ortaya çıkabilir.
Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden (Arizona) bir bilim insanı ekibi tarafından yapılan son araştırma, Merkür’ün kuzey kutbu bölgesinde yer altı tuz buzullarının varlığına ilişkin bir hipotez önermektedir. Hipotez, bu gezegenin karakteristik aşırı koşullarına rağmen ortaya çıktı.
NASA’nın Yeni Ufuklar misyonu sayesinde Plüton’daki nitrojen buzullarına ilişkin daha önceki keşiflere dayanarak bilim insanları, Merkür’deki buzulların eski çağlardaki volkanik aktivite sırasında gezegenin çekirdeğini çevreleyen alanlardan akan suyun bir sonucu olarak oluşmuş olabileceği teorisini ortaya attılar. Su kutup bölgesine ulaştığında tuz akıntılarıyla etkileşime giren sığ denizler oluştu ve donmuş buzullar oluştu. Bu hipotez, NASA’nın MESSENGER yörünge aracından elde edilen verileri içeren bilgisayar modellerine dayanmaktadır.
Merkür’deki yer altı tuz buzulu bölgeleri soğuk kalırken, gezegende hâlâ bu bölgeleri güneş ışınımından koruyan bir atmosfer vardı. Daha sonra sıvı su oluşabilir ve buzlu kabuğun altında kalabilir.
Verilere göre bu alanlar uçucu maddeler açısından zengin ve yüzeyde “süblimleşme çukurları” şeklinde karakteristik yapılar oluşturuyor. Bu tür çukurlar, malzemenin katı halden doğrudan gaz haline geçtiği bir işlem sonucunda oluşur. Tuz buzullarının oluştuğu Merkür’de buzun süblimleşmesi, donmuş suyun vakum ve yoğun güneş ışınımının etkisi altında doğrudan gaza dönüşmesi gibi çukurlar oluşturabilir. Bu oluşumlar kraterlerin içinde bulunabilir ve gezegenin yüzeyi altındaki buzun süblimleşme süreçlerini gösterir.
Eğer bu teorik varsayımlar doğrulanırsa, Güneş Sistemi’ndeki biyobelirteçlerin varlığına ilişkin fikirler açısından önemli çıkarımlara sahip olabilirler. Merkür’deki yer altı tuz buzulları ekstremofilik mikrobiyal yaşam için yaşam alanı sağlayabilir. Yaygın mikroorganizmalara karşı düşman olmalarına rağmen bu yeraltı buzulları, Dünya üzerinde Atacama Çölü, Ölü Deniz ve kaplıcalar gibi ekstrem ortamlarda zaten bulunmuş olan eşsiz yaşam formlarına ev sahipliği yapıyor olabilir.