Ganymede, Güneş’in etrafında değil Jüpiter’in etrafında dönmesi dışında neredeyse bir gezegendir. Jüpiter yerine Güneş’in etrafında dönseydi gezegen statüsünde olurdu. Karmaşık bir yapıya sahiptir; manyetik alan oluşturan erimiş bir çekirdek, Dünya’dakine benzer bir yüzey katmanı ve gizli bir su altı okyanusuna sahip bir buz tabakası. Uydunun yoğunluğu düşük olmasına rağmen bir atmosferi bile var. Ganymede Merkür’den bile daha büyüktür ve boyut olarak Mars’a yaklaşmaktadır.
Galileo ve Juno misyonlarının yanı sıra Dünya’daki teleskoplar da Ganymede’in yüzeyinin kimyasal bileşimini inceledi. Ancak bu kadar kapsamlı bilgi birikimine rağmen, özellikle yüzeyiyle ilgili bilinmeyen ayrıntılar kalıyor. Yeni bir çalışmada, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Japonya’dan bir araştırmacı ekibi, JWST uzay teleskopunun NIRSpec ve MIRI cihazlarını kullanarak Ganymede’nin yüzeyini inceledi. Araştırmanın ana yazarı, Paris’teki bir gözlemevi olan LESIA’dan Fransız gezegen bilimci D. Bochelet-Morvan’dı.
Ganymede’nin yüzeyi iki tür kabartmadan oluşur: çukurlu açık buzlu alanlar ve karanlık alanlar. Açık alanlar yüzeyin yaklaşık üçte ikisini kaplar ve karanlık alanlar geri kalanını kaplar. Her iki yer şekli de eskidir, ancak karanlık alanlar daha eskidir ve birçok kratere sahiptir. Bu durumda, ışık kabartması karanlık olanın içinden geçer.
Ganymede’de CO2 mevcut ancak diğer moleküllerle ilişkili olması özellikle bilim adamlarının dikkatini çekiyor. Karbondioksitin dağılımının haritasını çıkarmak, onun hangi moleküllere nasıl bağlandığını anlamaya yardımcı olacaktır. Ganymede’de de su buzu var ama şekilsiz. JWST buz dağılımının ve özelliklerinin haritasını çıkardı. Sıcaklık aralığına göre Ganymede’de temiz yüzey buzu bulunamadı. JWST gözlemleri, CO2’nin bir kısmının su buzuna bağlandığını, ancak kütle olarak yalnızca %1 civarında olduğunu gösteriyor. CO2’nin geri kalanı çeşitli mineraller ve tuzlarda bulunur.
En fazla miktarda su buzu, Jüpiter’den gelen iyonların uydu yüzeyini bombardıman ettiği Ganymede’nin kutup bölgelerinde gözlemleniyor. Bu aynı zamanda buzun içine gömülen mikrometeoritlerin ve buzla kaplı olmayan alanlarda su buharını yeniden etkinleştiren ve JWST’nin kolayca tespit ettiği daha temiz su buzu oluşturan iyonların bir kombinasyonundan da kaynaklanıyor olabilir.
Ayrıca bilim adamları Ganymede’nin kutupları ile yüzeyinin diğer bölgeleri arasındaki farklılıklara da dikkat çekiyor. Bu farklılıkların bir kısmı Jüpiter’in uydusu üzerindeki güçlü etkisinden kaynaklanmaktadır. Jüpiter ile Ganymede arasındaki bağlantı Güneş ile Dünya arasındaki bağlantıya benzetilebilir. Güneş rüzgârının Dünya’nın manyetosferini etkilemesi gibi, Jüpiter’den yayılan plazma da Ganymede’i etkiliyor. Ayrıca Ganymede’in manyetik alanı Jüpiter’in manyetik alanıyla etkileşime giriyor ve bu da Jüpiter’de aurora oluşumuna katkıda bulunuyor.
Jüpiter ve Ganymede arasındaki bağlantılar karmaşıktır; Jüpiter’in plazmasının ayın kutuplarına ışınlaması nedeniyle Ganymede’in yüzey kimyasına kadar uzanan bazı etkiler vardır. Yeni araştırmalar bu yönlere dair anlayışımızı büyük ölçüde genişletti, ancak bilim adamları henüz gözlemleri tam olarak yorumlayamadılar.
Çalışmanın yazarlarının belirttiği gibi, elde edilen sonuçlar, Ganymede üzerinde araştırmaya devam edecek olan JUICE (JUpiter ICy moons Explorer) misyonunun MAJIS spektrometresi kullanılarak gelecekteki gözlemlerin optimize edilmesine önemli ölçüde yardımcı olacaktır. Misyon ilkbaharda başlatıldı ve 2031 yazında Jüpiter’e ulaşacak.