Android işletim sistemi tarafından her gün milyarlarca kullanıcısına on bir milyardan fazla bildirim gönderiliyor. Bunlara e-posta bildirimleri, sosyal ağlar, akıllı telefonumuza indirdiğimiz uygulamalar ve tanıdıklarımız, meslektaşlarımız, arkadaşlarımız ve ailemizle paylaştığımız tüm anlık mesajlaşmalar da dahildir. Yansıma buradan başlıyor içeriden bilgi İle ilgili James Williams onun S’sindeışıktan uzaklaş. Dijital özgürlük ve direniş (Effequ baskısı). Eski Google stratejisti ve Oxford eğitimli filozof Williams, aşağıdakilerle ilgili davranışlarımızı okumamızda bize rehberlik ediyor: cihazama her şeyden önce hepimizin temel dişlisi olduğumuz dikkat ekonomisinin kurallarının yorumlanmasında.
Dikkat ekonomisi
Son yıllarda verilerin küresel ekonomide yarının petrolü olacağı söyleniyorsa, Williams bakış açısını başka bir yere çeviriyor: sanal hayatlarımızda çevrimiçi bıraktığımız bilgilere değil, zamanında ve her şeyden önemlisi,Dikkat bu bizden “çalındı”.
Dijital ekonomi, ücretsiz olarak verme eğiliminde olduğumuz ve aynı zamanda bir şekilde özgürlüğümüzü kullandığımıza inandığımız bu iyiliğe dayanıyor. Gerçekte, dikkatimizi çekmek ve kullanmak için yarışan “geniş bir sanayileşmiş ikna projesine” dalmış durumdayız. Ancak dikkat bedava değildir, «vazgeçtiğiniz gelecekler cinsinden ödeme yaparsınız».
Yazar somut örnekler veriyor: Sosyal medyada geçirdiğiniz zamanın bedelini daha az uykuyla ödüyorsunuz, öfkeli gönderiye sabır ve empatiyle dikkat ediyorsunuz, teslim olmanın bedelini ödüyorsunuz. tıklama tuzağı tuzağı fark edemediğim için öfkeyle. Williams kısa ve öz bir şekilde şunu söylüyor: “Yaşayabileceğimiz hayatlara dikkat ediyoruz.”
İşlevsel dikkat dağıtıcı unsurların kurbanları
Sözde işlevsel dikkat dağıtıcı şeyler tam olarak bildirimlerle birlikte gelir. Ancak kesintilerin etkileri, bunlarla doğrudan ilgilenerek harcadığımız zamanla sınırlı değildir. Konsantre olduğumuzda ve dikkatimiz dağıldığında, konsantrasyonu yeniden kazanmamız ortalama yirmi üç dakika sürer. Buna ek olarak, bildirimlerin bizim için tarafsız olmayan bilgi ve iletişimleri de beraberinde getirebilmesi ve dolayısıyla konsantrasyon akışını kesintiye uğratmanın yanı sıra “iç alanımıza” da etki etmesi söz konusudur. Yazar burada şu fikri aktarmak için filozof Matthew Crawford’dan bir metafor kullanıyor: “Dikkat dağınıklığı, obezitenin zihinsel eşdeğeri olarak düşünülebilir.”