K2-18b gezegenindeki koşullar sorunu hala açık ve karmaşık. Günümüzde bilim insanları hangi yıldızın yörüngede olduğunu ve ötegezegenin ne kadar uzakta olduğunu tespit edebilecek kadar güçlü teleskoplara ve tekniklere sahip ancak gezegenin doğrudan görüntülerini elde edemiyoruz. Ancak araçlar ana özelliklerini belirlemeyi mümkün kılar.
K2-18b’ye ne kadar ışığın çarptığını belirlemek, gezegenin yaşam potansiyelini değerlendirmek açısından önemlidir. K2-18b, yıldızına Dünya’nın Güneş’e olduğundan daha yakındır: Dünya’dan Güneş’e olan mesafenin yaklaşık %16’sı. Bir diğer önemli ölçüm ise ev sahibi yıldızın ışınım gücü, yani saniyede yaydığı toplam enerji miktarıdır. K2-18’in gücü Güneş’in gücünün %2,3’üdür.
Bilim insanları bu verileri kullanarak K2-18b’nin metrekare başına yaklaşık 1,22 kW güneş enerjisi aldığını belirledi. K2-18’den daha az enerji gelse de bu durum gezegenin yıldıza yakınlığıyla telafi ediliyor. Ancak hesaplamada bulutluluk ve gezegenin yansıtıcı yüzeyinin derecesi dikkate alınmıyor.
Diğer gezegenlerdeki yaşamdan bahsederken popüler bir terim “yaşanabilir bölge”dir; bu, ortalama yüzey sıcaklıklarında suyun sıvı olacağı anlamına gelir; bu, bildiğimiz şekliyle yaşamı desteklemek için gerekli bir koşuldur. 2019 yılında Hubble Uzay Teleskobu, K2-18b’nin yüzeyde sıvı su varlığına işaret eden su buharı kanıtı gösterdiğini belirledi.
Bu, keşif sırasında heyecan yaratmıştı, ancak daha fazla kanıt olmadığında, bu sadece ilginç bir sonuçtur. Biz gökbilimciler artık JWST’nin atmosferde karbondioksit, metan ve muhtemelen dimetil sülfit bileşiğini tespit ettiğine dair kanıtlara sahibiz. Dimetil sülfürün tespiti önemlidir çünkü bunun yalnızca Dünya’daki algler tarafından doğal olarak üretildiği bilinmektedir. Bugün bilim adamları, canlı organizmalar olmadan dimetil sülfürün doğal oluşumunun başka yollarını bilmiyorlar.
Tüm bu belirtiler K2-18b’nin dünya dışı yaşamın bulunabileceği bir yer olabileceğinin habercisi gibi görünüyor. Ancak elde edilen sonuçların ne kadar doğru olduğu bilinmediğinden bu tespit o kadar basit değil. Bir ötegezegenin atmosferinin bileşimini belirlemek için kullanılan yöntem, başka bir kaynaktan (genellikle bir yıldız veya galaksiden) gelen ışığın atmosferin kenarından geçmesini içerir. Herhangi bir kimyasal bileşik belirli dalga boylarındaki ışığı emer ve bu daha sonra belirlenebilir.
Ötegezegen K2-18b’de yaşamın var olma ihtimali düşük ama imkansız değil. Mevcut sonuçlar muhtemelen dünya dışı yaşam potansiyeli hakkındaki görüş veya inançları değiştirmeyecek. Ancak ötegezegenleri keşfetme ve daha fazla bilgi edinme konusunda giderek artan bir yetenek sergiliyorlar.
JWST’nin verilerine yalnızca nefes kesici görüntüler üretmek için değil, aynı zamanda incelenen nesneler hakkında ayrıntılı ve doğru veriler sağlamak için de güveniliyor. Ayrıca hangi dış gezegenlerin yüzeyinde su bulunduğuna dair bilgimiz bize Dünya’nın nasıl oluştuğu hakkında bilgi verebilir.
Gaz devi dış gezegenlerin atmosferlerini incelemek, Jüpiter ve Satürn gibi güneş sistemindeki benzer gezegenlerin incelenmesine yardımcı olabilir. CO2 seviyelerini ölçmek, sera etkisinin gezegenin atmosferini nasıl etkileyebileceğini hayal etmemizi sağlıyor.