İnsan faaliyetleri gezegenin ölümünü hızlandırdı. Science Advances dergisinin yakın zamanda yaptığı bir araştırma, Dünya’nın 9 gezegen sınırından 6’sını geçtiğini ortaya çıkardı; bu, bir gezegenin ne kadar tehlike altında olduğunu gösteren farklı eşiklerden oluşan bir çerçevedir.

Öyle görünüyor ki, insanlar Dünya gezegenini yok etmek için zamana karşı yarışıyor ve Armagedon’a ulaşacağımız süreci hızlandırmak için çevrilmemiş taş bırakmıyorlar.

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, faaliyetlerimiz sayesinde Dünya’nın, bir gezegenin temelde ne kadar sağlıklı olduğunu belirleyen 9 gezegen sınırından 6’sını aştığını ortaya çıkardı. 9. sınırın aşılması, gezegenin sağlığının ölümcül derecede kritik olduğu ve büyük bir çöküşün eşiğinde olduğu anlamına gelir.

Gezegensel sınır çerçevesinin güncellenmesi, insan faaliyetlerinin gezegeni giderek daha fazla etkilediğini ve bunun da Dünya’nın genel koşullarında önemli değişiklikleri tetikleme riskini artırdığını ortaya koyuyor.

İlgili Makaleler

ÖĞLEDEN SONRA

Başbakan Modi, G20 ülkelerinin çevresel krizi hafifletme çabalarını acilen hızlandırma konusundaki kararlılığını takdir etti

ÖĞLEDEN SONRA

Süper Bilgisayarlar Olarak İnsanlar: ‘Biyobilgisayar’ veya ‘organoid zeka’ neden milyarlarca dolar harcayacak kadar değerli?

Araştırmacılara göre bu çerçeve, gezegenimizin istikrarını ve yaşanabilirliğini düzenlemekten sorumlu küresel çevrenin önemli bileşenleri olan dokuz “gezegen sınırını” tanımlıyor.

Araştırmacılar, bu güvenli sınır seviyelerinin ne ölçüde ihlal edildiğinin, bu çevresel bileşenleri etkileyen insan kaynaklı faaliyetlerin doğrudan bir sonucu olduğunu ileri sürüyor.

Gezegensel sınırlar çerçevesi, insanlık için “güvenli bir çalışma alanı” çizmeyi amaçlayarak Dünya sisteminin nasıl çalıştığına dair en son bilimsel anlayışlardan yararlanıyor. Refahımız için gerekli olan Dünya koşullarında geri dönüşü olmayan değişikliklere neden olma riski olmadan, insan eylemlerinin kritik süreçleri etkileyebilme derecesine sınırlar koyar.

Araştırmacılar ilk kez bu sınırların tümüne yönelik metrikler sunduklarını vurguluyor. Bulgular, bu sınırların altısının aşıldığını ve Dünya’nın ozon tabakasının bozulması dışında hepsi için ihlalin arttığını ortaya koyuyor.

Science Advances dergisinde yayınlanan çalışma, bu çerçevenin üçüncü güncellemesini temsil ediyor ve sekiz farklı ülkeden 29 bilim insanının ortak çabalarını içeriyor.

Araştırmanın lideri ve Danimarka’daki Kopenhag Üniversitesi’nden profesör Katherine Richardson’ın açıkladığı gibi, bu sınırların giderek artan şekilde ihlal edilmesi endişe verici bir durum.

Bunu kendi kan basıncımızı izlemeye benzeterek, altı sınırı geçmenin acil bir felaketi garanti etmediğini ancak açık bir uyarı sinyali olarak hizmet ettiğini belirtti. Bizim ve gelecek nesillerin refahı için bu altı gezegen sınırı üzerindeki baskının azaltılması gerektiğini vurguladı.

Bu çalışmadan elde edilen önemli bir sonuç, bu sınırlar arasındaki etkileşimlerin anlaşılmasına yönelik daha fazla dikkat gösterilmesi ihtiyacıdır. Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü (PIK) Direktörü ve bu çerçevenin 2009’daki ilk savunucusu Johan Rockstrom, Dünya sistemini geri dönüşü olmayan zararlardan korumayı amaçlıyorsak, yalnızca insan kaynaklı iklim değişikliğine odaklanmanın yetersiz olduğunu belirtti.

PIK’in Dünya Sistemi Analizi Bölümü Başkanı ve çalışmanın ortak yazarlarından Wolfgang Lucht, küresel ısınmanın azaltılması ve işlevsel bir biyosferin korunmasının eş zamanlı olarak sürdürülmesi gerektiğini, çünkü bunların Dünya’nın istikrarının ikiz sütunlarını temsil ettiğini vurguladı.



genel-5