Yayıncılık televizyonun bugünü ve geleceğidir. Artık resmileşti. Ama beklediğimiz bu değildi. İlk olarak: Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk kez kablolu TV izleme sınırı aşıldı. Ayrıca Nielsen, izleyici açısından bizim için dijital karasal ve kablolu TV olan lineer TV’nin ilk kez %50’nin altına düştüğünü yazıyor. Bu, Amerikalıların Netflix, Amazon Prime ve YouTube’da daha fazla zaman harcadığı anlamına geliyor. Enstitüdeki TV, radyo ve gazete izleyicilerini ölçme konusunda uzmanlaşmış araştırmacılar iki yıldır bu anı bekliyorlar. Nielsen One’ı tam olarak ses-video tüketicilerinin değişen zevklerini ölçmek için yarattıklarından beri. ABD pazarı Avrupa pazarından farklı olmasına rağmen, İtalya’da bir genci evinde “ağırlayanlar”, genel televizyonun kolektif ve aile ritüeli olarak krizde olduğunu anlamak için yeni endekslere ihtiyaç duymadılar. En az on yıldır program, ortalama medyamızın zamanlarını belirlemeyi bıraktı. Örneğin Netflix, yakın zamanda önemli bir abone kaybı bildirmesine rağmen, genel TV izleme oranının %8’ini oluşturarak yayın dünyasının temel dayanak noktası olmaya devam ediyor.
İzleyici davranışındaki akış içeriğine yönelik değişim, akış platformlarının tartışmasız başarısının ve içerik kalitesinin kanıtıdır. Doğrusal olmayan TV kullanışlıdır; ne istediğinizi istediğiniz zaman, istediğiniz yerde görün. “İstediğin kadar yiyebilirsin” formülü, sürekli ve iyi iletilmiş katalog güncellemesiyle birlikte rahatlatıcı bir deneyim sağlar. Bütün bunların bitmiş olması çok kötü. Ya da en azından TV’de sollama anında yayın bir krize girmiş gibi görünüyor. Sürdürülebilirlik krizi diyebiliriz ve bunu ilk fark eden aboneler oldu. Son yıllarda şirketlerin kararlaştırdığı düzenli artışlar nedeniyle film ve dizi akışı daha pahalı hale geldi. Örneğin Netflix’in Premium Planı ve Disney+’ın Standart Planının fiyatlarında önemli artışlar görüldü. Mart 2020’de Disney+’ın yıllık maliyeti 69,99 Euro’ydu. Artık standart planın yıllık ücreti 89,90 Euro’dur. Eylül 2015’te Netflix 9,99 avroydu, şimdi 11,99 avro. Apple TV+ da pahalıdır. Sanki yayın aktörleri piyasası Eylül ayında nakit paraya geçmeye karar vermiş gibi. Üstelik fiyat artışına rağmen yüksek kaliteli içeriklerin sayısı azaldı. Birden fazla yayın platformunun ortaya çıkmasıyla içerik daha parçalı hale geldi ve bu da tek bir platformun her ay kaliteli içerik sunmasını zorlaştırdı. Bir ses-görüntü tüketicisi, yani eskiden söylediğim gibi bir televizyon izleyicisi için, TV bütçesi önem kazanmaya başlıyor. Daha düşük fiyatlı reklamlarla aboneliklerin başlatılması, daha az varlıklı kullanıcılarla tanışmanın çözümü gibi görünüyor. Uzmanlara göre talep açısından da TikTok ve Twitch gibi yeni TV biçimlerine fayda sağlayabilecek bir konsolidasyon aşamasıyla karşı karşıyayız. Ancak risk, doğrusal TV’ye geri dönüş değil, daha da bağlantısız bir şeye dönüş.