Geçen yıl bilim operasyonlarına başladığında James Webb Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen ilk hedeflerden biri, karmaşık bir yapıda birbirine yakın bir şekilde kilitlenmiş beş gökadadan oluşan bir grup olan Stephan Beşlisi idi. Şimdi, Webb’den gelen bu veriler, bu özel nesnenin yeni bir görüntüsünü vermek ve hatta onu dinlemenin bir yolunu oluşturmak için diğer teleskoplardan alınan verilerle birleştirildi.
Proje, Webb’den gelen kızılötesi verileri, Hubble Uzay Teleskobu, Spitzer Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışını Gözlemevi’nden gelen görünür ışık, X-ışını ve diğer kızılötesi gözlemlerle birleştirerek kullandı. Araştırmacılar, aynı nesnenin tüm bu farklı görünümlerini birleştirerek grubun bir videoda görselleştirilen 3 boyutlu bir görünümünü oluşturabildiler:
Fikir, hem bilim adamlarının hem de halkın bu özel gökada grubunu daha iyi anlamasına yardımcı olmaktır. Ekibin lideri, Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nden görselleştirme bilimcisi Frank Summers, “2B bir görüntüden 3B ortama geçmek, izleyicilerin Stephan Beşlisi’nin yapısını gerçekten anlamalarına yardımcı olabilir,” dedi. ifade. “Bu beş gökadaya bakarak zaman harcayan her gözlemevi, bu karmaşık, kompakt grup hakkında çeşitli içgörüler toplamamızı ve daha zengin hikayeler oluşturmamızı sağladı.”
Görselleştirmenin yanı sıra, Stephan’s Quintet’i deneyimlemenin başka bir yolu da seslendirmedir. Bu, görsel bir görüntü alır ve bunu sesle yorumlar. Bu durumda, ses görüntünün üst kısmında başlar ve ardından aşağı doğru hareket eder, perde daha parlak bölümler için daha yüksek ve daha sönük olanlar için daha düşüktür ve galaksiler değişen frekanslarla temsil edilir. Görüntüdeki farklı nesne türlerine de farklı sesler verilir; yıldızlar için bir marimba ve kırınım sivri uçları olan daha yakın, daha parlak yıldızlar için arka plan galaksileri ve ziller.
Sonuç, galaksi grubunun özelliklerini gösteren farklı dalga boylarıyla görüntüyü bir şekilde yakalayan bir ses dosyasıdır.
Sonifikasyon lideri Chandra X-ray Center’dan Kimberly Arcand, “Astronomi her zaman çok görsel olmuştur, ancak verileri yalnızca bu şekilde temsil etmemiz için hiçbir neden yok,” dedi. “Bu tür bir betimleme, Stephan’s Quintet’in derin, yoğun ve güzel veri seti olan bilimsel öyküsünü alıyor ve bunu işitsel bir deneyime çeviriyor.”