Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bir yıl sonra, Putin’in saldırganlığının Avrupa’daki enerji kaynakları karışımı üzerindeki etkisinin ilk değerlendirmesini yapabiliriz. Uluslararası Enerji Ajansı da dahil olmak üzere birçok gözlemci, son aylarda AB’nin fosil yakıt tüketiminin, özellikle de kömürün, devam eden enerji krizine bir tepki olarak arttığını ileri sürdü.
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nde dikkatli bir analist olan Lauri Myllyvirta tarafından toplanan veriler, ancak bu artışın gerçekleşmediğini gösteriyor. Myllyvirta’nın analizine göre hem gaz hem de kömür tüketimi 2022’nin ikinci yarısında keskin bir şekilde düştü ve kömür kullanımının 2023’te daha da düşmesi bekleniyor.
Ama baştan başlayalım. AB kömür tüketimi ve ilgili CO2 emisyonları 2020’de Covid-19 salgını nedeniyle düştü ve 2021’in başından 2022 yazına kadar toparlanmaya başladı. 2022 yazı, hidroelektrik üretimini etkileyen yaygın kuraklığın yanı sıra Fransız nükleer santrallerindeki ciddi ancak geçici teknik sorunlardı.
Gerçek şu ki, kömür tüketimi ve buna bağlı CO2 emisyonları, Covid öncesi seviyelerin çok altında kalarak zirveye ulaştı ve Eylül 2022’den bu yana tekrar düşmeye başladı. Kasım ayında kömürden elektrik üretimi en az otuz yılın en düşük seviyelerine ulaşarak artık sürekli ve durdurulamaz bir düşüş olan normal aralığına geri döndü.
Fosil yakıtlarda düşüş eğilimi
Myllyvirta’ya göre, hidroelektrik ve nükleer üretimin yeniden başlaması ve bu arada kıtanın güneş ve rüzgar kapasitesindeki keskin artışla birlikte, kömür tüketiminin bu yıl daha da düşmesi bekleniyor. Rusya’nın Avrupa’ya arzını kesmesinin neden olduğu rekor fosil yakıt fiyatları, aslında temiz enerji yatırımlarında önemli bir artışa neden oldu.