G20 Araştırma ve Yenilik Bakanları Toplantısı ana oturumu, G20 Endonezya dönem başkanlığı ev sahipliğinde 28 Ekim 2022 tarihinde hibrit şekilde düzenlendi. Toplantıya Türkiye’yi temsilen Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez katıldı. Odağı biyoçeşitlilik olan toplantıda TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da yer aldı.
“Biyoçeşitliliğin Korunması ve Yeşil ve Mavi Ekonomiyi Desteklemek Üzere Sürdürülebilir Kullanımı için Araştırma ve Yenilik Alanında İşbirliği” başlıklı bir deklarasyon metni hazırlanması için G20 Endonezya Dönem Başkanlığı tarafından oluşturulan G20 Araştırma ve İnovasyon Girişimi Buluşması’nın ülke koordinasyonu ve temsiliyeti TÜBİTAK tarafından sağlandı.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, toplantıda yaptığı konuşmada iklim değişikliği nedeniyle karşı karşıya kalınan güçlüklere vurgu yaptı. “İklim değişikliği, kirlilik ve kaynakların aşırı ve sürdürülemez kullanımı son yüzyılda biyoçeşitliliği ciddi şekilde tahrip etmiş ve bu durum insan hayatını tehdit etmeye başlamıştır.” diyen Dönmez bununla mücadele için küresel alanda çaba sarf edilmesi gerektiğine işaret etti.
Dönmez, “G20 ülkeleri olarak, birim GSYİH başına biyoçeşitlilik etkilerinin azaltılmasını sağlamak için somut adımlar belirlemeliyiz ve bunu başarmanın en önemli aracı şüphesiz araştırma ve inovasyondur.” değerlendirmelerinde bulundu.
Toplantıda TÜBİTAK vurgusu
Biyoçeşitlilik konusunun 2022 yılı başında düzenlenen ilk “Türkiye İklim Konseyi”nde ele alındığına dikkat çeken Dönmez, “Türkiye’deki ana Ar-Ge fonlama otoritemiz TÜBİTAK, “İklim Konseyi” Bilim ve Teknoloji Komisyonu’nun yeşil kalkınma politikasına katkıda bulunan geleceğin teknolojilerini öngörmesine öncülük etti.” ifadeleriyle TÜBİTAK’ın önemine dikkat çekti.
“Büyük bir küresel oyuncu olarak Türkiye, uzun süredir küresel çevre çabalarının sadık bir destekçisi ve uzun süredir yeşil girişimlere katkıda bulunuyor.” diyen Dönmez, Türkiye’nin 1996 yılından bu yana BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine taraf olduğunu hatırlattı.
Gelecek 2 yıl boyunca Sözleşme’nin Dönem Başkanlığını Türkiye’nin üstleneceğini ve 2023’te BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı’na Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını belirten Dönmez, “Sözleşmeye uygun olarak hazırlanan ve yenilenen “2018-2028 Yılları Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planımız” halen uygulanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de biyolojik çeşitlilik hedeflerine ulaşmak için yapılması gereken çalışmalar için araştırma ve yenilik başlıca kaygılarımız arasında yer almaktadır.” vurgusu yapan Dönmez, “Bu gerçeklerin ışığında, biyoçeşitliliğin korunması ve yeşil ve mavi ekonomiyi desteklemek için yoğunlaştırılmış uluslararası işbirliği çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle karmaşık, dinamik ve sürekli değişen güçlüklerin ele alındığı zamanlarda, farklı geçmişlere ve uzmanlıklara sahip paydaşlarla birlikte çözümler üreterek bilimsel disiplinler arasında araştırma ve inovasyon işbirliğinin büyük önem kazandığını kabul ediyoruz. Türkiye’nin yeryüzündeki tüm yaşam için ortak bir gelecek inşa etme anlayışına başından beri bağlı olduğunu ve dünyanın kaliteli kalkınmasına “yeşil çözümler” katmaya açık olduğunu ifade etmek isterim.” dedi.
“Toplantıda görüşülen konular TÜBİTAK’ın doğru yolda olduğunu gösteriyor”
Toplantıda G20 üyesi ülkeler biyoçeşitliliğin korunması için neler yapılması gerektiğine değinerek deneyimlerini paylaştı. Toplantıda sadece yeşil değil deniz ve okyanuslar içindeki tüm üretim ve pazarlama faaliyetlerini kapsayan mavi ekonomiye de önem verilmesi konusu öne çıktı. Ayrıca, insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre-ekosistem sağlığını bütünsel bakış açısıyla ele alan Tek Sağlık konsepti de konuşuldu. Bilim diplomasisinin sürdürülmesi gerektiği vurgulanan toplantıda açık bilime duyulan ihtiyaç da ortaya konuldu. Biyoçeşitliliği korumak adına kullanılan teknojilerin dönüştürülmesi, hidrojen ve Küçük Modüler Reaktörler de denilen SMR teknolojisinin yayınlaştırılması hedefleri ele alındı.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal toplantı sonrası yaptığı değerlendirmede tüm bu çıktıların TÜBİTAK’ın uyguladığı politikalarla örtüştüğünü ve TÜBİTAK’ın doğru yolda olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı. Mandal, “Yüz yüze geldiğimiz sorunların çok daha karmaşık, değişken ve dinamik bir yapısı olması nedeniyle geçmişteki çözüm yöntemleri, geleneksel bilgi üretimi yaklaşımları yeterli olmayacak. Bu nedenle birlikte geliştirme ve birlikte öğrenmeyi esas alan yenilikçi bilgi yaklaşıma ihtiyaç var. Bunun ana bileşeniyse daha fazla açık bilgiye ihtiyaç.” ifadelerini kullandı. İklim krizinin dünyanın farklı yerlerinde farklı etkiler yapacağını dile getiren Mandal, karmaşık risklerin aşılması için farklı çözümlerin belirlenmesi gerektiğini, bu kapsamda açık bilimin, yeşil ve dijital dönüşümü kapsayan ikiz dönüşümün de önemli olduğunu vurguladı.