ETH Zürih’teki araştırmacılar, Dünya’da yaşam kanıtı bulmanın, dünya dışı gökbilimcilerin gözlemlemeyi seçecekleri mevsime ve görüş açısına bağlı olabileceğini keşfettiler. Çalışma, Arxiv ön baskılarının elektronik kataloğunda yayınlandı.
Gökbilimciler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdeki koşulları belirlemek için ultraviyole ve kızılötesi radyasyon kullanır. Bu tür cihazlar, gezegenin yüzeyinin ve atmosferinin özelliklerini belirlemeyi ve yaşamın var olma olasılığını değerlendirmeyi mümkün kılar. İsviçreli gökbilimciler, NASA’nın Aqua uydusunda bir kızılötesi sonda ile alınan spektrumları kullanarak, gözlemsel sonuçların mevsimden güçlü bir şekilde etkilendiğini gösterdiler.
Dünyanın termal radyasyonu, hem yaşam için en uygun koşullara hem de elverişsiz koşullara karşılık gelebilir. Ek olarak, termal radyasyon bölgeye bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Özellikle kuzey yarım küredeki kutuptan ve Afrika merkezli ekvatordan görünüm yıllık %33 ve %22 değişkenlik göstermiştir.
Bu çalışma, gezegenlerin tek bir termal radyasyon spektrumu ile karakterize edilemeyen canlı, dinamik sistemler olduğunu gösterdi. Bulutların gezegenin spektrumları üzerindeki etkisini araştırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Ancak genel olarak, potansiyel olarak yaşanabilir gezegen arayışının, diğer şeylerin yanı sıra mevsimsel değişiklikleri de hesaba katarak çok aşamalı olması gerektiği ortaya çıktı.