Atık sıcak bir konu, ancak kesinlikle yeni bir konu değil. SOTI’nin “Azalt, Yeniden Kullan, Yeniden Düşün: Atılan Bir Zihniyetten Teknolojik Sürdürülebilirliğe” adlı çalışması, mobil ve elektronik cihazların geri dönüşümüne bakıyor.

Gereksiz elektronik atık

Hala iyi çalışırken çok fazla mobil cihaz atılıyor. Çalışmamız elektronik cihazların %55’inin gereksiz yere atıldığını gösteriyor. Bu rakam dayanıklı bilgisayarlarda %60’a, tabletlerde %65’e ve akıllı telefonlarda %69’a ulaşıyor.

Ayrıca, bu değiştirme genellikle planlanır. Vakaların %52’sinde, cihazlar çalışmayı bıraktıklarında değil, önceden belirlenmiş bir tarihte atılır. Başka bir deyişle, şirketler mobil cihazlarının eskimesini programlar ve önlenebilir ek maliyetler yaratır.

Bunun nedeni, CIO’ların ve CFO’ların cihazların beklenenden daha kısa sürede çalışmayı durduracağını veya eski hale geleceğini varsaymasının daha kolay olmasıdır. Bu nedenle, ömürlerini uzatmak, geri dönüştürmek veya yeniden kullanmaktansa, bunları değiştirmek daha hızlı ve daha uygundur. Ancak tek bir telefonu çok erken değiştirmenin gerçek bir etkisi olmasa da, binlerce veya milyonları değiştirmenin bir şirketin finansmanı ve çevresi üzerinde önemli bir etkisi vardır.

Verimlilik ve sürdürülebilirlik arasında bir denge bulmak

Şirketler ortalama olarak her 2,42 yılda bir akıllı telefonlarını değiştiriyor. 2025 yılına kadar bu rakamın 2.28 yıla düşmesi bekleniyor. Ve vakaların %45’inde telefonlar sırf daha yeni bir model mevcut olduğu için değiştiriliyor.

Geçmişte şirketlerin amacı elektronik cihazların mümkün olduğu kadar uzun ömürlü olmasını sağlamaktı. Bugün, daha çok en son modeli piyasaya çıkar çıkmaz almakla ilgili. Ama bu soruları gündeme getiriyor. Yeni bir cihaza sahip olmak mutlaka kullanıcı verimliliğine katkıda bulunur mu? Eğer öyleyse, bu verimlilik satın almanın ek maliyetini telafi ediyor mu? Ve bu seçim yeşil bilgi işlem ile uyumlu mu?

Şirketler için zorluk, son teknoloji ürünü bir cihaza sahip olmak için cihazları vaktinden önce çöpe atmadan üretkenlik ve dayanıklılık arasında bir denge bulmaktır.

Sürdürülebilirlik bir zihniyet meselesidir

E-atığı azaltmanın ilk adımı, şirketlerin cihaz dağıtımı konusundaki zihniyetini değiştirmektir. Bir örnek verelim: Bir şirket, bir cihaz pil sorununun otomatik olarak cihazın kendisinin değiştirilmesi gerektiği anlamına geldiğini ve bu nedenle cihazın atılması gerektiğini düşünüyor.

Tabii ki, bunu yapmak kolaydır. Ama bu ne ekonomik ne de ekolojik. Pil sorunları, profesyonel mobil cihaz kullanıcıları arasında yaygın bir sorundur. İşletmelerin yaklaşık %80’i gün ortasında pil boşalması yaşar ve bu olduğunda çalışanlar ortalama 50 dakikalık üretkenlik kaybeder. Pilleri sağlıklı tutmak ve cihazları çevrimiçi durumda tutmak en büyük önceliktir, ancak cihazı değiştirmek her zaman çözüm değildir. Verimliliği ve yatırım getirisini (ROI) en üst düzeye çıkarırken arıza süresini en aza indirmeye yardımcı olan akıllı bir tanılama aracıyla bir cihazın sağlığını izlemek kolaydır.

Bu tür araçlar, şirketlerin tüm pilleri incelemesine ve yalnızca gerekli olanları değiştirmesine olanak tanırken, çevreye karşı sorumlu davranışlar benimsiyor. Şirketler, belirli ve doğru verilere dayanarak elektronik cihazların yönetimini ve mobil cihazların geri dönüşümünü yeniden düşünebilir.

Kurumsal mobilite yönetimi (EMM) stratejilerinin benimsenmesiyle birlikte eski cihazları korumanın, sürdürmenin, tanılamanın, güvenliğini sağlamanın ve onarmanın yolları vardır. Bu strateji sayesinde şirketler, çevrenin korunmasına yardımcı olurken dijital kültürlerini ve mobil cihazlarının kullanım ömrünü artırabilir.

İşletmelerin ekonomik, çevresel ve üretkenlik hedefleri vardır. Günümüzde bazı mobil cihaz yönetimi uygulamaları, şirketin ve gezegenin ne ekonomik çıkarlarına ne de çevresel hedeflerine hizmet etmektedir. Daha iyi mobil filo yönetimi, şirketlerin sürdürülebilirlik ve ekonomik performans hedeflerini aynı anda ilerletmelerini sağlamalıdır.



genel-15