Patent Effect tarafından, Türkiye’nin teknoloji geliştirme-ticarileştirme yetkinliklerini patent verisi ile sunmak ve patent ekosisteminin gelişimini görünür kılmak amacıyla başlatılan Türkiye’nin Patent Raporu 2021, çevrimiçi düzenlenen etkinlikte açıklandı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Ekosistemimizin Patent Odaklı Gelişmeleri ve Yenilikçi Fikirlerin Etkiye Dönüşümü” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2021 yılı Küresel Risk Raporu’na atıfta bulunan Mandal, gelecek 10 yıl için öngörülen güçlüklerin çoğuyla karşılaştığımıza işaret ederek, “Salgın hastalıklar, iklim odaklı başlıklar, gıda arzı krizleri, siber güvenlik, gıda arz güvenliği, sosyal uyum erozyonu, zorunlu göçmenlik gibi sorunların büyük çoğunluğunu şu an deneyimliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu sorunların geçmişteki sorunlara kıyasla karmaşık, değişken ve dinamik olduklarına dikkat çeken Mandal, sorunların çözümünde bilim temelli bilginin ortak üretimine ihtiyaç olacağını kaydetti.
“Yenilikçi fikirlerin artmasına ihtiyaç var”
Prof. Dr. Mandal, Türkiye Patent raporunun sorunların çözümü noktasında “Doğru paydaşları nereden bulabiliriz?” sorusuna yanıt olduğuna dikkat çekti. “Patent performansımızı analiz eden ‘Türkiye’nin Patent Raporu 2021’ artan fırsatları da gösteriyor“ diyen Mandal, “Raporun çıktısı ekosistemdeki önemli paydaşlarımıza da atıfta bulunuyor.” diye konuştu.
TÜBİTAK Başkanı; “Start-up’ların yatırım performansları, üniversitelerin patent ticarileştirme performansları gibi önemli başlıklar göz önüne alındığında bu raporun birçok eksen açısından doğru kullanıldığı takdirde çok katkıda bulunacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Yenilikçi fikirlerin artmasına ihtiyaç var” diyen Mandal, “Günümüz sorunlarının çözümünde geleneksel değil yenilikçi bir yaklaşıma ihtiyaç var. Bu raporlar da bu süreci kolaylaştırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Karmaşık, değişken ve dinamik sorunların konuşulduğu yapıda, bilgiyi üreten ve kullanan kurumlar için, birlikte çalışmanın bir tercihten çok zorunluluk olduğunun altını çizen Mandal, “Karmaşık, değişken ve dinamik sorunların olduğu noktada üniversite, sanayi, kamu yanında toplum da önem kazanıyor. Toplumla olan etkileşimi ve toplumda değer bulması noktası sosyal ve beşeri bilimlerin önemini artırıyor. Toplum bilim boyutunun olmadığı noktada bu sorunların çözümü mümkün değil. Çalışma tarzımızı daha fazla iş birliğinden birlikte çalışmaya çevirmeye ve bunu kültür haline getirmeye ihtiyaç var” dedi.
Bilgi üretimi ve insan kaynağı yetiştirilmesinde yenilikçi yaklaşımların önemine vurgu yapan Mandal, “Ekosisteme vermeye çalıştığımız katkı da bilgi üretenlerle bilgiyi kullananların birlikte çalışma yaklaşımı. İnsan kaynağının da bu amaca yönelik geliştirilmesi önemli” ifadelerini kullandı.
“Nerde eksiklik var onu görüp o noktada kendimizi konumlandırmaya çalışıyoruz”
TÜBİTAK’ın bu kapsamda verdiği destekleri paylaşan Prof. Dr. Mandal, “1702 çağrımız, bilginin sahibi olan kurumla, kullanıcı kurumun birlikte başvuru yaptıkları bir program. Erken aşama teknolojinin ticarileşmesi daha doğrusu ürünleşmesi noktasında katkı sağlıyor. 3 çağrıda 43 proje destekleniyor. Sayı az ama gelişim noktasında diye düşünüyorum. Patenlerin yüzde 54’ü uluslararası patent niteliğinde, sonuç olarak sayı az olsa da nitelik fazla. Türkiye’de hala fikri mülkiyet ve patent karıştırılıyor, marka veya tasarım tescilleri de patent olarak nitelendirilebiliyor. Bu anlamda firmaların da farkındalığını göstermesi açısında da bu sonuçlar oldukça kıymetli” dedi.
Sanayiye aktarılan patentleri; “En yüksek rekabetçi sanayiye katkı sağlayan teknolojiler, Sağlıklı yaşama katkı sağlayan teknolojiler, Temiz ve verimli enerjiye katkı sağlayan ve yenilikçi gıda ürünlerine katkı sağlayan teknolojiler” alanlarında olduğuna dikkat çeken Mandal, “Gıda Arz Güvenliği gibi alanlarda daha fazla ihtiyaç var. Nerede eksiklik var onu görüp, o noktada kendimizi konumlandırmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
TÜBİTAK desteklerinden Sipariş Ar-Ge programının etki değeri yüksek ve birlikte geliştirmeye yönelik bir program olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, programa teknoloji geliştiren ve kullanan firmaların bir arada başvurduğunu ve 180 projenin desteklendiğini belirtti. Mandal, “Başarı oranı yüzde 71 ve bu yüksek başarı oranı niteliğin yüksek olduğunu gösteriyor” dedi.
“BİGG programı kendi marka değerini oluşturmuş bir program. Ufak desteklerle sermaye, istihdam, ihracat ve fikri sınai mülkiyet noktasında önemli kazanımlar var, 314 patent başvurusu firmalarımızın sorumluluğunu gösteriyor.” vurgusu yapan Mandal, “İnsan kaynağının ön planda tutulduğu Sanayi Doktora programından da bahsederken, “Sanayi doktora programı insan kaynağı geliştirme noktasında hem üniversiteye, hem de sanayiye katkı verilen ve istihdamın da planlandığı bir programımız.” ifadelerini kullandı.