Amerika Birleşik Devletleri’nde, Telif Hakkı Bürosu, bir sanat eserinin yazarlığını yaratıcının Yaratıcılık Makinesi’ne vermeyi reddetti. Creativity Machine adından da anlaşılacağı gibi yapay boyamayı yapan bir yapay zeka algoritmasıdır. Bunun nedeni, AI tarafından oluşturulan görüntünün herhangi bir “insan yazarlığı” unsuru içermemesidir. Mevcut ABD yasalarına göre, telif hakkı koruma sistemleri ancak “insan aklının yaratıcı güçlerine” dayanan “fikri emek” eserlerine atıfta bulunulduğunda devreye girebilir.
Başka bir deyişle, insan eli olmalıdır. 2019’dan beri Yaratıcılık Makinesi’nin eserin haklarını tanıması için mücadele eden yazar aslında bir insan ve Steven Thaler olarak adlandırılıyor. Eserdeki dokunuşunun olmaması kasıtlıdır çünkü söz konusu eserin adı olan A Yakın Zamanda Cennete Giriş, algoritmanın görüntüleri müdahale olmaksızın öbür dünyaya yeniden işlemesi anlamında bir “ölüme yakın deneyim simülasyonu” olarak tanımlanır. Ahirette yaşayanların bizi anlaması için. Bu nedenle, Telif Hakkı Bürosu’nun bunun yerine insan unsurları gerektiren zorluğu.
Paradoksal olarak, Thaler yapay zekayı yalnızca çalışmasının bazı “parçaları” için kullanmış olsaydı, telif hakkının atfedilmesi daha basit olurdu. Ancak, soru hala açık. Amerika Birleşik Devletleri’nin konumu, bazı hukukçular tarafından insan olmayanlara karşı çok net olarak değerlendiriliyor. Ancak soru çok açık ve sonuçları olan seçimler yaptıklarında yapay zeka sistemlerinin sorumluluğunu benimsiyor. Instagram’da Z kuşağıyla kapsayıcılık ve çeşitlilik hakkında konuşan sanal etkileyici (İtalyan) Nefele’yi düşünelim. Şimdilik sadece 1400 takipçisi var ama örneğin diğer (gerçek) etkileyicileri karalamaya başlarsa kim cevap verir?