Austin Kent Konseyi için çalışan bir Çevre Görevlisi tarafından yayınlanan bir rapor (PDF), Kuzeydoğu Austin’deki Harris Branch Creek’in bir kolunu besleyen yakındaki bir yağmur suyu havuzuna büyük miktarda kimyasal madde döküldüğünü ortaya koyuyor. 763.000 galona kadar asidik atık gölete boşaltıldı ve 100+ gün boyunca yakındaki bir kola aktı. Kirliliğin sonucu, çoğunlukla sülfürik asit atığı, Havza Koruma Departmanı (WPD) personelinin etkilenen su yolu boyunca “neredeyse hayatta kalan su yaşamı olmadığını” bildirmesiyle şaşırtıcı değil.
Şaşırtıcı bir şekilde, Harris Branch Creek’e akan nehrin bazı kısımları 3 ile 4 arasında pH seviyelerine sahip. Hızlı bir referans pH tablosu ABD İçişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan, 3 ile 4 arasındaki bir pH’ta “yetişkin balıkların öldüğünü” gösterir.
Samsung’un bir sözcüsü, aşağıdakiler gibi yerel haber ajanslarına bir açıklama yaptı: CBS Austin. Samsung’a göre, “atık suyun büyük bir kısmı sahada tutuldu; ancak, bir kısmı yanlışlıkla Harris Branch Creek’in yukarısında bulunan isimsiz küçük bir kola bırakıldı.” Yayını keşfettikten sonra Samsung, deşarjları durdurduğunu, bir temizlik uzmanı tuttuğunu ve soruna bir çözüm bulmak ve “bağlılığı geri yüklemek” için harekete geçtiğini söyledi. Şans eseri, Harris Branch Creek’in ana kolu, yukarı yöndeki felaketten hala etkilenmemiş gibi görünüyordu.
Müfettişler deşarjın durduğunu doğruladılar ve 14 ve 19 Ocak’taki ölçümler arasında, akarsuyun pH 6.7 ile 8.5 arasında normal asitlik seviyelerine yakın bir seviyeye döndüğünü buldular. Şu anda, atık su sızıntısının uzun vadeli etkilerini bilmek kolay değil, bu nedenle Samsung’un havuz kenarındaki çevre görevlisi tarafından sürekli izleme ve WPD tarafından haftalık izleme devam edecek.
İlerleme, ekonomi ve istihdam adına ilçenizde veya eyaletinizde büyük bir yarı iletken tesisi inşa etmek hoş karşılansa da, bazen orta ila ağır bir çevresel bedel ödemeniz gerekir. Samsung Austin örneğinde, sayısız balık ve amfibi, en büyük bedeli hayatlarıyla ödedi. WPD raporu, etkilenen su yollarına halkın erişiminin sınırlı olduğunu, yakınlarda park bulunmadığını ve etkilenen bölgelerde kamplarda yaşayan insanlara dair hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor.