Mikroplastikler nehirlerde ve denizlerde yüzüyor, tarlalarımızda ve havada. En küçük plastik parçaları – sözde mikroplastikler – fark edilmeden çevrede hemen hemen her yere yayıldı.

Şişeler veya torbalar gibi büyük plastik atıkların aksine, küçük plastik parçacıkları tekrar çıkarmak pek mümkün değildir. Mikroplastikler artık hayvanlarda ve hatta biz insanlarda da bulunuyor.

1990’ların sonlarına kadar, araştırmalar küçük plastik parçalarına odaklanmaya başlamamıştı.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Federal Çevre Ajansı, “mikroplastikleri” “beş milimetre ve daha küçük katı, suda çözünmeyen plastik parçacıklar” olarak tanımlıyor.

Almanya Çevre ve Doğayı Koruma Federasyonu (BUND) da sıvı plastikleri mikroplastik olarak sayıyor çünkü topaklanıp partikül oluşturabiliyorlar.

Küresel olarak standartlaştırılmış bir tanım olmadığı için, çevreye ne kadar mikroplastik girdiğinin sayısı büyük ölçüde değişmektedir. Federal Çevre Ajansı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, her yıl dünya okyanuslarında 30 milyon tona kadar plastik son buluyor ve er ya da geç mikroplastiklere dönüştürülecek.

Mikroplastiğin nasıl oluşturulduğuna bağlı olarak birincil veya ikincil mikroplastik olarak adlandırılır.

Endüstri, özellikle plastik bazlı granüller veya topaklar şeklinde birincil mikroplastikler üretir. Plastik parçalar deterjanlarda veya kozmetik ürünlerde, örneğin peelinglerde veya tıpta etken madde taşıyıcıları olarak kullanılır. Mikroplastik genellikle kullanım sırasında atık su ile sonuçlanır.

İkincil mikroplastikler, kimyasal ve fiziksel yaşlanma ve bozunma süreçleriyle ortaya çıkar. Genellikle doğrudan çevrede meydana gelirler, örneğin dikkatsizce atılan plastik torbalar veya plastik şişeler güneş, rüzgar veya dalgalar nedeniyle yavaş yavaş daha küçük parçalara ayrıldığında.

Ayrıca, örneğin sentetik elyafları yıkarken, evde bilinçsizce mikroplastik üretiyoruz. Atık suya karışan en küçük parçacıklar serbest bırakılır. Fraunhofer Çevre, Güvenlik ve Enerji Teknolojisi Enstitüsü, karayolu trafiğinde araba lastiklerinin aşınmasının yüzde 30 civarında en büyük mikroplastik kaynağı olduğunu bildiriyor. Bu zorlukla önlenebilir ve kanalizasyonlarda sona erer.

Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü, bugün çevrede bulunan mikroplastiklerin çoğunlukla ikincil mikroplastikler olduğunu açıklıyor. Bu mikroplastik neredeyse hiç önlenemez ve hatta geri getirilebilir. Su yollarına tam olarak nasıl ve her şeyden önce ne kadar mikroplastik girdiği ve hangi yoldan girdiği henüz yeterince araştırılmamıştır.

Mikroplastikler insan besin zincirine giriyor

Mevcut araştırma durumuna göre, mikroplastikleri yutmamak artık imkansız kadar iyi. Küçük parçacıklar sadece suda değil, aynı zamanda tarlalarda ve yediğimiz hayvanlarda da bulunduğundan, biz insanlar her gün yiyeceklerimizle birlikte mikroplastikler alırız. Araştırmalara göre, haftada ortalama beş gram civarında, bu da kabaca bir kredi kartının ağırlığı kadar.

Şimdiye kadar bilim adamları, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki sağlık etkileri hakkında çok az araştırma yaptılar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Ağustos 2019’da mikroplastiklerin çevre ve sağlık üzerindeki olası etkileri hakkında bir rapor yayınladı.

DSÖ raporu, içme suyundaki mikroplastiklerin şu anda bir sağlık riski oluşturmadığını, ancak bilgilerin eksik olduğunu belirtiyor. Ancak araştırmalar, 150 mikrometreden daha büyük parçacıkların vücuttan atılma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir. Hayvanlarla yapılan bir çalışmanın gösterdiği gibi, daha küçük parçalar vücutta kalabilir ve organlarda iltihaplanmaya neden olabilir.

Bu nedenle DSÖ, yalnızca konuyla ilgili daha fazla araştırma yapılması için değil, aynı zamanda mikroplastiklerden kaçınmak ve bunları atık sudan filtrelemek için ek adımlar için de çağrıda bulunuyor.

Avrupa Birliği, 2022’den itibaren kademeli olarak uygulanacak olan bazı ürünlerde mikroplastik yasağı hazırlıyor. Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA), önümüzdeki 20 yıl içinde çevreyi yaklaşık 400.000 ton mikroplastikten arındırmayı umuyor.

Ancak her bireyin mikroplastiklerden kaçınmaya yardımcı olması da önemlidir. Örneğin tüketiciler, mikroplastik içermeyen kremler, peelingler ve diş macunları veya ambalaj olarak karton kutuya ihtiyaç duyan katı haldeki şampuanları satın alabilirler. Doğa koruma kuruluşu BUND tarafından derlenen satın alma rehberi daha da fazla örnek içeriyor.

Plastik ürünler uygun şekilde geri dönüştürüldüğünden ve çevreye karışmadığından, uygun atık ayrımı mikroplastiklere karşı da yardımcı olur.

Giysi ve elektronik cihazları da mümkün olduğu kadar uzun süre kullanıp daha sonra uygun şekilde imha edenler ve gereksiz ambalajlardan kaçınanlar, mikroplastiklerin önlenmesine ve çevremizin korunmasına yardımcı olur.



genel-20

Bir yanıt yazın